Ulu Tanrım,
söyle bana ben,neyim...
Nefesinden,
nef ettiğin,bir Neyim...
Kayboldum, giz'in içinde...
Aslında,
herkes biliyor sanıyordum...
her fener ışık verir,
her yol sana çıkar diyordum...
Bir cehennemdir...
sanki,
kabir misali,
ruhum; bedenim içinde...
Ben mi dünyadayım?
Tanrım!
Toprağın umurunda mı?
ki, rahatsız olsun,üzerindeki çalıdan, ottan,
şikayet mi etti dallar,iç içeyken,
onu budar bahçivan...
koca bahçe yeşiliyle sevinirken coşarken,
çeşit çeşit çiçek açıp,kokusunu saçarken,
Rüzgarı,gördüm,
bugün...
katmış önüne bulutları,
zalimce kovalıyor!
bulutlar şaşkın,
Ay,
aksetmezse,
yıkanmaz,kirli kalır karanlık sular...
Şair,
Ay beyazı tenliye,
nasıl
Bu,
akşamüstü
Sığacık,
mora boyandı,
çıkmaz bu renk diyorlar...
Şimdi konuşur artık,
benimle kelimeler...
Bir bir serini eğip,
söyleşen sırlar gibi.
Artık,
Adı,neydi?
unutmuşum...
çok yıllar geçti aradan,
Ama gözleri....
Gözlerini hiç unutmadım,
Güneş yanığı teninde,
bal rengi ışıltılar...
İşte,
yine Eylül...
yine sonbahar....
dilimde,söyleyemediğim sözler,
beğeni ile okuduğum şair fatma müjganı, ayrıca çok yünlü çalışmalarından dolayı kutlarım,,