Ağarırken tanyeri
Kopuyor
Beyaz saten gömleğimin
İliklerinden uzak sedef düğmeleri
İşte o an
Vuruyor hasret çırılçıplak
Hasret yokuşlarında sınandığım
Her düzlükte
Kaldırıp başımı göğe
Arıttım suyu güneşle
Zifir bir gecede parladı yıldızlar
Açık pencereden
Asılı duruyorsa yüzünde
Yüz karası bir damla yaş
Ağlıyorsa bir çocuk
Sessizce
Oturupsokak kenarında
İzliyorsa
Tüm aysız gecelere inat
Kılıcı keskin umudumun
Asiydim yılgınlığa
Kim bilir kaç sabah
Çıkarıp üzerimden
Sen şimdi belki
Karanlığındasın
Kayboldun zifirinde
Gözleri rastık bir kadının
Ya da kim bilir
Ömür ikindisinde
Ararken
Kırk kırık yanım
Kırk kayıp yanını
Karşımda sen
Cam kavanozdan emiyor acısını
Tuzlanmış kara üzüm yapraklarım
Güneşin gülen yüzüne emanet heveslerle
Direniyor mart yazgım
Köküme bıçak saplı canla
Sabah çisesi diriltse çimenleri
Bizim olur mu bahçeler
Birleşse bulutlar
İkindi yağmurlarını öper mi sağanaklar
Boşluktayım
Zifir zamanlar
Gökyüzü yasaklı uçurtma
İp kopuk
Gözyaşımla doluyor
Gece inerken su şehrine
Ansızın geliyor
Işığın dudaklarında ağaran karanlık
Nereden biliyorsun
Aklım almıyor
yazarken hissetiğiniz duygularla okudum şiiri o derece samimi...kaleminize sağlık...saygılar
kaleminize sağlık...
sizin evrene armağan ettiniz imgelerdir, insanlığın kazanıma saygılar üstat...