Evvel zaman oyuncağı
Bez bir bebek bıraktım sıcağına
Entarisi patiska
Ayakları çıplak
Anlattı masalını gece
Yanaklarına üfleyerek
Zemheride düştüğüm ateşte
Nefesine bağlı nefesim
Hükümsüz kıldı uzaklığı
Ya sobelerse uyandığımız sabah
Bazen gökyüzü yıldız bayramlarında
Eylül uğramamış yapraklarında
Bayramdı hüzünlere
Hani yeşil olmazdı gidiş
Sararmadan düşmezdi dalından hani
Niye şimdi vedası
Yaprak gözlerinin
Yaprak koyarlar bizim oralarda
Hasretten ölemeyenlerin üzerine
Muradına saysın
Kandırmaca bir yeşil kapatır
Eceli görmezden gelen
Canım
Kadife örtü serdim ahşap masamıza
Hani siz gelince rahat oturalım diye
Annemin yeni aldığı ahşap masa
Üzerine ne koydum biliyormusun
En son getirdiğin
Az kaldı az
Şubat Mart
Önü bahar
Sonu gelir
Ellerimde saltanatı soğukların
Düşürdü maskeyi
Çoğul görüntü yorgunu
Işık süzülmedi sırra
Namevcut suret
Paramparça ayna
Topuklar kan revan
Eriyorum
Ateş vurgunu buz gibi
İşte tam o an
Yetki versem yüreğime
İpe götürecek beni
Bu gece yüzyıl var sabaha
Her yeri yıldız gökyüzünün
Hepsi bir insan gibi
Gökyüzü evim yıldızlar misafirim
Altı milyar misafirim var bu gece
Her yerindeyim evrenin
Ben geldim
Biz geldik Atam
Saygımızı
Özlemimizi
Şikayetlerimizi
Dertlerimizi getirdik Anıtkabir'e
yazarken hissetiğiniz duygularla okudum şiiri o derece samimi...kaleminize sağlık...saygılar
kaleminize sağlık...
sizin evrene armağan ettiniz imgelerdir, insanlığın kazanıma saygılar üstat...