O kadar yakınmış ki toprak
An meselesi altında olmak
Aklımda binlerce soru
Kimlerin gözyaşı damlardı üzerime
Kimler taşırdı bedenimi sonsuzluk evime
Kim açardı kapımı
Sıcağına sar kışlarımı
Beşik yüreğine bele
Kançanağı gözlü
Uykusuz düşlerimi
Efsaneler getir rüyama
Baş köşeye otursunlar
Mahvetsem seni
Dahil mahvolarak
Isınsak birbirimizin ateşine uzanarak
Yok olsak inanarak
İman edip aşka
Tutuşsak gözlerimizden
Söktüm dantellerimde örülü kalan bakışını
Düşlerde bitti gülüşleri ömrümüzün
Kalanı boş nefeslere mesken
Ne sen ayak bas benim toprağıma
Ne ben adım atayım senden yana
On gün oldu tanıyalı,
Elif adı
Yaşı iki
Lösemi soğuklarında kardelen
İçinde bomboş bir şüphe
Aradığın kara çalı
Ne gezer bende
Yürek ormanımda dost baltası
Kırk kilit vurup kapılarıma
Kim çizdi senin dudaklarını
Bu kadar öpülesi
Gözlerin uçurum
Her adımı cam kırıkları sana giden yolun
Topuklarım kan revan
Kökümde iyileşmeyen bir yara
Bir yeşil yaprak gün avuntusu
Yüzümde kelebek ömrü tebessüm
Gözlerim sağanak
Sayarım ki cami avlusunda buldum aşk'ı
Yara dolu bir yürektin sen
Acıya çıkıyordu yolların
Öyle yaslı öyle yalnız
Terk sevgiler hıçkırıyordu gözlerinde
Büyüsede yüzünde ifadeler
Aramızdaki yıllar seni zedeler
Ah çocuk
Gözlerin daha neler görecek
Ben alfabedeyken
Siyah önlüğümde beyaz kurdelamla
yazarken hissetiğiniz duygularla okudum şiiri o derece samimi...kaleminize sağlık...saygılar
kaleminize sağlık...
sizin evrene armağan ettiniz imgelerdir, insanlığın kazanıma saygılar üstat...