Bir pervanenin kanatları altında yazıp çizeceğim
Gidenlerden artakalanını, yangınlarını hayatımın.
Fark edeceğim, daha sonradan, bilmeden belki
Ömrümü gidenlere boş yere harcadığımı.
Daha ne yaşayacak ki bu beden, bekliyorum
Gözlerimin kızıllığında bir akşamüstü
Yüzümü yıkayan dalgaların gürültüsü
Baştan başa yalnızlık şu gökyüzü
Yine başlıyor sensizliğin senfonisi
—-
Beklemek nedir bilir misin:
Öyle doluyum ki seninle, aşkla
Sana çıkan sokaklarım var benim.
Gitmeyi bile düşündüğün anda
Baş başa kalır benimle yalnızlığım.
Bir âşığın ruhu hapsolur Galata’ya
Gidersen yıkılır, çürüyünce bedenim.
Gökkubbeye fısıldasam sırrımı düşer yıldızlar,
Yeryüzüne anlatsam yürümeye başlar dağlar,
Denizlere haykırsam kabarır coşar,
Şiire aktarsam yetmez mısralar.
Sana anlatırım,
Sana haykırırım,
Dayandım sensizlikle, sen sınırına
Kabul et, kaçak da olsa
Gireyim coğrafyana.
Şelalelerinle bedenimi yıka,
Doyur, coştur yemişlerinin tadıyla.
Erit, tüket beni sıcaklığınla
Hani damlalardı çarpmadan yağan
Hani süzülürken birbirine kavuşan
Kalp artık atar mı dersin aşksızlıktan
Okurken süzülsün yaşların yanaklarından
Yine ben sileyim düşen incileri gözyüzünden
Benimkilerle kavuşsun süzülürken yanaklarımızda
İki ayrı insanız farkında mısın?
Aynı iskeleden kalkıp
Farklı iskelelere varan vapur misali
Ne çok yükümüz yüklenmiş üstümüze
Hayat denen bu yolculukta
Ne sen boşaltabiliyorsun yükünü
Bir gülümseme ile başladı mutluluğum
O an gözlerime baktın öptün buruş buruş yüzümü
İçine çektin kokumu tüm hücrelerine
Eğildin kulağıma adımı söyledin ezanla üç kere..
Sâikalar kopuyor zihnimin en derininde
Yalnız sen varsın düşüncelerimin temelinde
Yıldırım çiçekleri derdim gökyüzünden yeryüzüne
Senden başkam olmadı şu kısacık ömrümde
Bak, aydınlatıyor ışığımız dünyanın karanlıklarını
Günler, aylar, yıllar geçiyor
ve
Yine hayaller bir türlü gerçekleşmiyor.
Çırpındıkça aşağı çeken bir bataklık sanki dünya.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!