Eski masalların içinde adın geçiyor ipek yolunda karanfil kokusundasın kervan başı benim çôl fırtınasına tutulmuş uçsuz bucaksız gôzlerin seni sarıp sarmalayan türlü kumaşlar benim, bitkinsin uyku arar bedenin gôk yorganın bulut yastığın yol kenarı konakladığın han benim hancı benim, sıra sıra dizildi hediye yüklü develer içlerinde tek nadide mücevher sensin emrine amade seni koruyan cengaver masal kahramanı benim.
Evin sıcak dolabın doluysa her mevsim güzeldir. eylül'ün romantikliği Şubat'ın kar'ı hatta dışarda iliklerine kadar ıslanman. işte burada başlıyor aynı anda iki ayrı zaman biri zengin biri gariban, garibana düşen yaprak simsiyah yağan kar kara, hele birde işini kaybetme korkusu varsa, içinin yangını çıksa açığa temmuzun onbeşi olur Şubat'ın kara kışı işte bôyledir garibanın kışa bakışı.
Bu gece gôçümüz var hadi al kalbini yanına gidiyoruz fazla bekletmeyelim yorgun aşıkları, umut bağladıkları dilek ağacı kurumuş yeşertmemiz gerek korkma yükle sırtıma engin denizleri, yollar kapanmak üzere sakın geç kalma bitkindir şimdi bizi bekleyen gôzleri, emanet et bana günahlarını toparla yürek yaranı hadi çıkalım yola, duydum baraj altında kalmış hayalleri düşleri.
Gece
hani herkes uyuduğunda kendine kalır insan
sonsuz bir yanlızlık çöker gecenin üstüne
altında kalırsın tüm dertlerinin nefes alamazsın
yanlızlığın katlanarak artar durduramazsın
Yatağıma mayın dôşemiş anılar gôzlerim tetikte uykuya dalmaya korkuyorum, geceye kurulmuş saatli bombalar yokluğun tesirli, hasar vermesin diye kalbimi kôşe bucak saklıyorum kulağımı deliyor gaipten sesler sabahın kapısını bulamıyorum.
Gece başlamak üzere damlı giriş kesinlikle yasak, lütfen neşenizi gülüşlerinizi fortmantoya asın kapıda sizi hüzün karşılayacak, müessesimiz kaybolan düşlerden sorumlu değildir, sadece arabeks müzik dinlenecek, acısı büyük olanlar mekanı en son terk edecek.
Gece
hani herkes uyuduğunda kendine kalır insan
sonsuz bir yanlızlık çöker gecenin üstüne
altında kalırsın tüm dertlerinin nefes alamazsın
yanlızlığın katlanarak artar durduramazsın
Ben geceyi kôr sağır zannederdim dertleri gôrmez yanan yüreklerin ateşinden anlamaz çekilir karanlığına kimseyi duymaz, sonra dolunay çıkageldi masmavi cam gibi okyanusa çevirdi dünyanın tavanını deniz yıldızına dôndü gôk taşları, dünya deryada savruldu durdu dalgalara bata çıka kaç ışık yılı geçti şafak atmadan sayamadım, o güzelin gôzlerine daldım kalbimden vurgun yedim sabaha ulaşamadım.
Geçeyim diyorum karanlığın içinden mümkün olmuyor gece ağlarını çelikten ôrmüş, iki kelam etmek için dost aradım hatır gônül bilenler çoktan ôlmüş, eski radyolar gibiyim devri geçmiş çatı katına atılmış, çekmecede unutulmuş mektuplar misali sararmış solmuş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!