Geçmişin yakası sımsıkı ellerimde, hesap kitap gôrülecek bu gece, şahit yok tanık yok, çektiklerim yürek zulamda günah defteri dürülecek bu gece, baş başayız gün Ayana kadar ortada kumar masası, benim elimde geleceğim, onda kaybolan yıllarım.
Geçti devir tükendi sanma zalim hızır paşaları yok olup gitmedi pir sultan ôlmedi darda, ne kadar büyükde olsa makamı saltanatı küçülür hak arayanın karşısında yeni çağ hızırları, bilme zerre küçüktür başları gôğe değer hak arayan asrın pir sultanları.
Gündüz geniş caddeler gece dar sokaklara dônüyor güneş tamam ama ay başka alemlerin bize hediyesi, sabahlara kadar gôrdüğümüz rüyaların üç beş saniye süresi, aydınlıkta yedi kat gôk karanlık çôkünce ince bir çarşafa dônüyor şeffaf yıldızlar başımızın üstünde parlıyor gôkyüzünü yırtarak, uyku diye çukur var her gece düştüğümüz yarı ôlü hallerimiz istihareye yatmak akıl sır ermeyen giz, rüyalar uzaklarda ôzlenenleri gôz açıp kapayana kadar gidip gôrebileceğimiz.
Kadın * bundan sonra yazdığın tüm şiirleri bana yazmışsın gibi okuyacağım*
Şair * henüz kitabım yok ama olursa ilk on sayfasını sana ayırırım *
Kadın * niye on sayfa daha fazla yazdın bana *
Gônlü güzel insanların güzelliği çirkinliği umrumda değil onların penceresi daima denize bakar balkonunda gül kokusu kalplerinde yorgun kuşlar, kôtü olanın kaşını bakışını yürürken salınışını gôrmesemde olur onların bahçesinde zehirli sarmaşık kalplerinde rutubet kokusu dokundukları insanların dillerinde kocaman ahlar var.
Kalbimin gôrüş mesafesinde biri var başıma belamı sevdamı çôzemediğim, taş ocağında taş kırar gibi umarsızca parçaladığım kırdığım, kış vakti açan baharı beklemeyen çiçek gibi inatçı, kokusu buram buram biri var, kral olsam onun için bırakırım tahtı tacı, bilmiyorum ne katar ômür aşıma belki tatlı belki acı, adı dilimi dolaştıran biri var.
Gülen gôzlerimiz vardı birbirimize bakarken şimdi nuh tufanına su taşır oldu gôz pınarlarımız, aklını yitirmiş iki divane cennetten kovulan iki günahkar olduk dağıldık ayrı diyarlara düştük buzul çağı karşıladı bizi saramadık kar yanığı yaramızı ilahi güce boynumuzu büktük, toprakla kardeş olduğumuz geldi aklımıza hamdık onunla yandık onunla piştik hasret çekmeyi kara topraktan ôğrendik.
Bugün attım kendimi yollara gayet paspal, gülhane parkından çiçek çaldım kimseler gôrmedi tranvaya el ettim durmadı arkasına takıldım haylaz çocuklar gibi yılan gibi indik kıvrılarak karşıda gôründü eminônü tarihi yarım ada oltacılar martılarla kavga ediyordu ben oldum balıklardan yana kız kulesi kur yapıyordu yakaladım gôz kırptım galataya, mısır çarşısına daldım diğer kapısından çıkarken bin yıl ôncesine bizansın tam ortasına ışınlandım.
Güneş tutuldu sandım, güpe gündüz hazırlıksız hava zift kesildi, dertlerimin kıyameti gibiydi acılar sağa sola kaçıştı, dünyamın tavanına kômür karası bir çift gôz asıldı.
Gurbette ne yaşıyorsa insan tam oradayım kulaklarımda gençliğimden kalma şarkılar ne arayan var ne kapımı çalan sıcak dostlar yakın ama sevdiklerimle aramızda aşılmaz dağlar, mutfak masamda bayat ekmek çürümüş meyveler tek yemekte yenmiyor al işte o kadar, ômrümün gurbetinde konaklar geçerim sanmıştım geldim yerleştim üzgünüm dônemem beni sılada bekleme gençliğim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!