Güvendiğin dallar kırılmış duydum yıkılmam söyleyin sevinmesin diyormuşsun, güneşin ayın solmuş içini ısıtmıyormuş öyle diyorlar, pencerene güvercinler konmuyormuş serçeler ötüşmüyor odan sessizmiş dediler canından bezmiş, her bahar bahçende açan güller bu bahar açmamış ıstanbul göz yaşlarına boğuldu üstüne bir damla düşmemiş saçlarında birtek siyah kalmamış dağ başları gibi bembeyazmış, ama oh olsun diyemiyorum üzüldüm anladım içimde birşeyler kalmış.
Gôzlerini suya benzetiyorum hırçın akarken toz etmiş kayaları kôkünden sôkmüş ağaçları, yüzünde onurlu kadınların marur bakışları, saçların meydanlarda sôylenen devrim şarkıları, kısacası ana dilim gibisin vaz geçemediğim, ôzgürlüğüm hürriyetim.
Gôzlerinin ôlçeğinde bana yaşattığın depremi rasathaneler hesaplıyamıyor, duygularımda toprak kayması yıkıp geçiyor eski hatıraları, kôpürdü bak yine gôzlerim ay yakınlaştı med cezirlerim arttı, sarıya boyandı virane hanem gôğsümdeki yuvasını terketti kokuna doğru gôçe kalktı serçeler.
Saldım kendimi gôzlerindeki uçurumdan yüreğindeki sarp kayalıklara çarpmadan uzat avuçlarını parçalatma umutlarımı, aşkından aranan kaçağım dağ taş dolaştım sana sığındım gôğsünün çukuruna kitle ele verme iflah olmaz sevdamı, üşüyor içimdeki sokak çocuğu dondu tepeden tırnağa kur sobayı gülüşünle tutuştur, ısıt şu garibanı.
Haddi aşan hayallerler kurduk bir çift gôze nazır yıkılmaya hazır, dünyaya ilk gelişimizdi acemiydik boyumuzu aşan umutlar beslemenin katli vacipmiş nereden bilirdik.
Haksızlık karşısında dik durana hertürlü yakıştırmayı yap,
Vatan haini, fetôcü illet zillet daha birsürü rezalet, kulluk biteli yüzyıl oldu uyan arkadaş, gôzden geçir onurunu şerefini yitirme ôzgürlüğünü hürriyetini,vatan toprağı kutsaldır eyvallahın olmasın pervasızca satana, bôyle giderse pek yakında ne ezan sesi kalacak gôk kubbeyi delen, nede oku diye başlayan, torunlarının okuyabileceği bir kuran.
Hani korkmasam okuyan gôzlerimin akıp gitmesinden en derine çakılıp kalan hislerimi kağıda dôkerdim, güneş tam tepede ışıl ışıl bir günde kara bir kalem elimde satır arası geceye bürünürdü dünyanın her iki yarısı, şairlere olan saygım düşündürüyor beni yoksa işten bile değil açığa çıkarmak beynimi tutuşturan kurşun gibi sôzleri, kendine güvenen aşıklar bir kenara ah kıyamıyorum işte kalbi karşılıksız atanlara.
Hapishaneye düşer gibi düşüyor insan sevdaya tek kişilik odan hücren pencerende demir parmaklıklar, sokak ışıklarının biri yanıp biri sönüyor sen gözünü dikiyorsun tavana onun yüzünü hayal ediyorsun aniden irkiliyorsun köpek sesleriyle sonra uyu uyuyabilirsen boğuluyorsun, bazen dar ağacına gider gibi çıkıyorsun sabah ezanlarıyla odadan yüreğinde kelepçe infazın kalbine fısıldanıyor sessizce.
Haram lokma geçmedi kahraman türk askerinin boğazından bayat ekmek üzüm hoşafı her ôğün helalinden, tıpkı çanakkalede geçirmediği gibi bu kutsal topraklara gôz dikenleri çanakkale boğazından, akın ettiler devasa gemilerle korkunçtu manzara nusret mayın gemisi adeta hayalet gibi dôşedi mayınları serin sulara, batmaz denen gemileri çevirdi yüzen birer mezara, birde kahraman seyidimiz vardı tüm kahramanlarımız gibi vatanı sırtlar gibi taşıdı mermiyi derinliklere gômdü en son gemiyi.
Haremlik selamlık günlerden geçiyorum umut dolu yarınlar kôşe bucak uzaklaşıyor helal değil bana, mutluluğun ellerinden tutmak istiyorum sarmak doyasıya kaç gôçlerden yanına varamıyorum, aynı odada toplandık dertlerle ônümüzde duvardan perde arkasında yaşama sevincim var, fısıltısını duymaya çalışıyorum susuyor konuşmuyor sesi sedası haram bana.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!