Bir mektubun ucunu yakmak vardı şimdi hasretini satırlara dökmek özledim yazmak kağıdı parçalarcasına, bir türkünün içine düşmek saçlarına dokunmak .
Ete kemiğe bürünüyor hayalin bu saatlerde işte tam bu saatlerde kıyamet kopuyor, nekadar dua varsa bildiğim adını katık edip okuyorum, donuyor zaman, kesiliyor saatlerin tıkırtıları, zehir zemberek sessizlik, ardından yıkılıyor göğümün tavanı, doğarken ödünç aldığım nefesi geri veriyorum, işte hep bu saatlerde.
Hayalinle bir gece
Gece üşüdüm ayazmı ayaz yatağım ıssız sarmaş dolaşız hayalinle sımsıkı sarılmışız yastığımın sol yanını sana ayırdım uzan göğsümün sol tarafını dilediğince kullan
korkuyorum uyanmaya gözlerimi açtığımda ya kaybolursan ya sana rüya bile olsa birdaha dokunamazsam korkuyorum ürkek çocuk tedirginliği daha çok sarıyor bedenimi daha sıkı sarılıyorum sen zanettiğim yokluğuna alışıyorum
Kahkülleri vardı hayallerimin ôyle güzeldiki gamzeleri seyre dalar uyanmak istemezdim, hayat yanlış ray makaslarına giren tren gibi kesti hayallerimin kahküllerini, kaçak atılmış hayallerimin temelini kapatır gibi doldurdu hayallerimin gamzelerini.
Hayata dair gerçekleşmeyen umutlarım kucağımda kaldı Allahın doğarken verdiği sonsuz ümit tükenmek üzere, başka çaresi kalmadı en iyisi içimdeki ukteleri koyup büyükçe bir sepete vakit az kala yatsıya, terk edip gitmeli bu dünyadan genişce bir cami avlusuna.
Suikast
hayatın anlamı birini sevmekmi
paramı servetmi
yada insan gibi nefes alıp vermekmi
doğruyu yanlışı bilemez oldum
Hayrola neden zamansız açtı ağaçlarda tomurcuklar cemremi düştü ilkbahara daha çok var, kelebekler kozasını parçaladı arılarda bal telaşı, kaç kere dedim açma olur olmaz gôzlerini dünyama kandırma bendeki mevsimleri, güneşe yeşile bıraktı kendini son buldu kalbimdeki zemheri.
Helallik almadan gitti ne son sôz ağızlardan çıkabildi ne son bakış kaldı geriye, kelebeğin ômrü kadardı mutluluk hayallerimiz kanat çırpınışlarında kaldı.
Ete kemiğe bürünüyor hayalin bu saatlerde işte tam bu saatlerde kıyametler kopuyor ne kadar dua varsa bildiğim adını katık edip okuyorum, donuyor zaman kesiliyor saatlerin tıkırtıları zehir zemberek sessizlik, ardından yıkılıyor göğümün tavanı doğarken ödünç aldığım nefesi geri veriyorum işte tam bu saatlerde.
Hepsini saydım tek tek herşeyi biliyorum hangi acı hangi rengi andırıyor, şu geçen gemi kaç ton keder taşıyor, denizin dibinde kaç umutsuz aşık yatıyor hepsini biliyorum, hayat ne sağlam ôğretmen çileleri cetvel gibi parmak uçlarımıza vura vura acı çekmekte usta birer ôğrenci gibi, bu hayattan mezun ediyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!