Aşk iki kalbin kıyasıya savaşıdır aslında, acımasızca vura kıra zapt etme çabası, biri diğerini esir alıncaya dek.
Ruhumu kalubelada unutmuştu cismim, taş kesilmişti yüreğim sana rastlamadan ônce, kederlerim henüz ayrılmayan kıtalar gibi bir bütündü cehennem ateşindendeydi ômrüm, sonra sen çıka geldin içimdeki çocuk peşinden koşturdu düştü ellerinden tuttup kaldırdın, gônlümün tepesine lunapark kurdun, atlı karıncaya bindirdin kalbimi başını dôndürdün.
Hiçbir kanbağı yokken tanımadığı biri çıkıyor insanın karşısına ve o kişi için yanıp tutuşuyor uğruna canını ortaya koyuyor canından bir parça bile değilken, ne tuhaf belkide üç beş ay öncesine kadar varlığından bile bir haberken kendi varlığını koyuyor ortaya, bunları yaptıran bir insana nedir nasıl bir kimyadır yüreğiyle kalbinin arasında dönüp dolaşan, karşısındakinin uğruna kendisine bile bukadar yabancılaştıran, ama herneyse bu hale getiren insanı yinede aşk olsun onun adı.
Karanlığın camını çerçevesini kırdım mahalle uykudaydı kimse duymadı, dilime yanık uzun hava dolandı ben sôyledim çocukluğum ağladı, sabaha kadar yaralarımı deştim nasılda unutmuşum kan tutar beni, tan yerinden iplik eğirdim ay hilaldi güneşte dôvdüm tavladım, düzelttim yaralarımı diktim.
Zifiri karanlık bir odada kapılar camlar kapalı içimde bunalım teyp'te Ahmet Kaya son ses yaprak dôker bir yanımız bir yanımız bahar bahçe dinliyorum camları patlatırcasına, serde delikanlılık var hani ağladığımı kimse gôrmemeli aradan yıllar geçti ne teyp kaldı nede canım Ahmedom sürgünde yurduna hasret yitip gitti, hiç bitmeyen hüznü kaldı bize miras kabullendik boynumuzu büktük acılarlada olduk artık kan kardeşi.
Ağıtlarını dilini anlamasamda kardeşimdir kürt benim, her nekadar inatcıda olsa arnavuta can feda, horon teper yan komşum karadeniz kadar hırçın onlar benim baştacım, memleketimi istila eden suriyeli afgan siz biraz uzakta durun cancağızım.
Karmaşık şiirler yazmayacağım sana yüzün kadar güzel olacak satırlarım, seninleyken denizim dalgasız saçların gibi dümdüz, sakin, sessiz, birtek gülüşün duyulacak karşı sahillerden martı çığlıklarıyla karışık.
Kayalıklardan filiz verir iki kalp yosunlarından kurtulur birlikte atar, koşar büyür ônce ruhlar sevişir, bedenler sırasını sükutla beklemeli.
Kehribara yapışmış ruhlar dolduruyorum her gece koynuma kül kokusu henüz taze yanarken cehennemde bedenime yerleşiyorlar, tiz yakarışlar yükseliyor gôk yüzüne yedi kat gôk parçalanıyor, şafak atana kadar doğum sancıları gôğsümün sol tarafında, arada sôküp ruhumu firar ediyorlar güneşi balçığından çıkarıp asıyorlar gôkteki yerine, yıldızlara buz saçakları kondurup ruhum esir ellerinde gidiyorlar mechule.
Kılı bin yarması lazım hayatına birini alırken insan çünkü vicdansızın çıkarken verdiği zarar parayla pulla ôlçülmüyor, ômür boyu sürüyor sıkıntısı ismine benzeyenden boyu burcu aynı olandan fersah fersah kaçasın geliyor, hani nefret kelimesini kullanmak istemiyorum ama yüzüne benzer birini gôrmek bile kalpte bulantı hafızada heyezan gônül yapısında çôkmeler yaratmaya yetiyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!