İzanın gözünü kör ettiler
Merhametin elleri paslı
Adaleti, önce vurdular
Sonra yeşile sardılar
Vicdana gelince
sessizce
Yirmi dokuz harf içinde
Sen ünlüsün ben ise ünsüz
Bir araya gelemeyince biz
Bak! Gördün mü ?
Nasıl da hecesiz kalıyor kelimeler
Kelimeler de cümlesiz.
Onlar yetmiş kişi idiler,
Kum tepelerinin ardından çıkıp geldiler
Yetmiş nur yüzlü, alınları ak
Kuruldu onlara,
İnsanlık tarihinde görülmemiş bir tuzak
Utandı kendinden
Ayrılırken,
"Her şey gönlünce olsun."
dedi.
Gönlümdeki her şeyin
kendisi olduğunu bilseydi
Ya bu cümleyi söylemez
Bir küre ki kemikten
İçinde tüm âlem
Bin âlem çıkar bu kürenin içinden
Dünde yoksun yarının meçhul
Varlığının ispatı dem bu dem
Arama hiç boşuna
Kim dünyaya getirmiş böyle bir dilberi , eyledi beni zebun
Bir gözleri var ki, gözlerim gözlerine baktıkça oldu meftun
Yürüyüp gider o, peşinden gider benim yarım havsalam
Çıksam çöllere, muhakkak ki kıskanırdı beni Mecnun
Yazan,
böyle yazmış kaderimizi.
Onca hasreti onca ayrılığı
detayına kadar yazmış da
bir tek vuslat kelimesi kalmış eksik.
Galiba,
Ah benim, bin yıllık kadim sevgilim
Yalnız sana aşık olan ben değilim
Çok sevenin var senin hepsi uğruna ölüyor
Yüz ýıl oldu biri toparladı, şimdi bini bölüyor
Gel,
Ben sana bir kahve ısmarlayayım
Sen de bana gülüşünden ısmarla
Sen benim hatırımda ebedi kal
Ben sende
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!