Hangi baştaki taç olmamış ki mezar taşı
Az dur hele, neler var neler beyim
Aha şurada bir köle şurada bir kral naaşı
Bu kervan yolda kalmaz geçip gider beyim
Gökyüzünde yoğun mu yoğun bir meşgale
Güzel anılarının geçtiği yere
bir daha gitme!
Bırak, orada yaşadıkların;
insanlar , ağaçlar, yollar,
dolaştığın sokaklar hep aynı kalsın.
Tekrar gidersen altında göz göze geldiğiniz
Gideceksen
Seni uğurlamaya gelemem
Bekleme bunu benden
Vedalaşmak bana göre değildir
Hem el sallamayı da beceremem ben
Elim kolum tunca kesiliverir birden
Bir hayalim var!
Edirne'den Kars'a gider gibi
sabah kahvaltısını Bakü'de
kuzu etiyle yapılmış
bir öğle yemeğini Aşkabat'ta
Türk kahvesini Taskent'te
Çıkarsın beni aklından, demiş.
O an, sanki yüreğime düştü.
Güneşten bir parça kor.
Başka bir şey istese kolaydı.
Dedim, insan hiç sevdiğini kırar mı?
Lakin, bu çok zor.
Gün gelir
Eğersin kaşlarını
Sehpada
Kirpiklerin asar gözyaşlarını
Öldürmüştür içinde o güzel anılarını
Sonra
Kalabalık bir sofra çala kaşık sesleri
Bakıyor manzaraya, yufka yürekli baban
Ve payını pay ederken onlara anneleri
Kucağında biri, lokma bekliyor semadan
Dört İşlem,
Hayatımdan seni çıkarsam
Toplamda ben de yokum
Ömrümü ikiye bölmüşüm
Senden önce senden sonra
Bir ressamın fırçasıyla yaptığı
Bir resimde yaşamak
Başı karlı dağlar
Dağların koynundan çıkıp gelen
bir dere
Üzerinde tahta köprü
Bir gün ansızın duyacaksın öldüğüm haberini
Kimbilir o vakit nerede, ne ile meşgulsundur
Belki de gülüyorsundur birbirine çırparak ellerini
Gülüşünü böldüğüm için özrümü kabul buyur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!