merdivenlerin de ayakları olsaydı ne olurdu sanki yürümesini öğrenemez mi ki acaba bacakları yontulmamış heykeller bir adım da benim için atsa bu yer küre keşke sokak kedileri de oturabilse balıkçı sofralarına kapıları olmasa evlerin hırsız nedir bilmesek boğazını kesmesek sütünü içtiğimiz hayvanların benim süt annemdir ahırdaki inek bağırsaklarından soluyanların aklını başlarına getirin hiç üşenmeden dünyayı iki eşit parçaya bölün Tanrı olun geceleri karanlığı rüyasından edin bataklığı kurusun kanla yıkanmış toprağın domuzunu içinden çıkartın;sülük dolu çamurundan soyutlayarak kendi elleriyle toplasın insanlar bitini tersinden akan suyu uykusundan uyandırın düşmanların başına özgürlük kokan çuvallar geçirin kayın mantarıyla süsleyin ağaçları gelinlik gibi umudun yapraklarında çiftleşen böcekler yeşersin fotosentez yapsın güneşte kurutulmuş samanlar helal süt versin ahırdaki inek kadınlarımızın sırtına gübre yüklenmesin filizlenecek olan toprağı fideler kendileri bulsunlar
Bayburt'ta bir gün otururken bankta
Susamlı simit, ayran ve kabuklu fıstık yiyordum
Annemi özlüyordum
Bu sen misin?
Bu gözler senin mi?
O rujlu dudakların sana mı ait?
Benim de gözlerim senin kadar güzel baksaydı
Ben de vururdum
yağmurun yağdığına inanıp buluta tapan
şemsiyesini havaya savurup güneşte yakan
gözlerini toprağa dikip kör çiçekler açan
her kaybolduğunda ağlayan
ben nasıl bir insan oldum böyle
beynimi ağacın gölgesine asıp unutmalıyım kendimi
Ben hiç hayatımda bir kez olsun zeytin ağacı görmedim
Pamuk tarlasında hiç yürümedim
Mısır bahçesinde uyuya kalmadım
ben seni yağmur yağarken sevdim
bulutlar değiyordu saçlarına
yıldızlar kayıyordu gözlerinden
omuzunda martılar gülüyordu
ben seni ıslanırken sevdim
Maskeni tak sevgilim
Ağzın üşümesin
Kimse görmesin seni sokağa çıkma yasağında
ben yine ayaktayım sensiz
yine şarkı dinleyebiliyorum galiba
yine dostlarımla bir kahvede buluşup
çayımı yudumlayabiliyorum şekersiz
senin yüzünden uykum geldi ey gece sayesinde uyandım sarı saçlı ışığın bitkinlik omuzlarımda duruyordu dayak yer gibi senin sayende geçtim esmer tenli köprüyü güneş koptu kopacak düştü düşecek tutunduğu dalından çıkan yangının sorumlusu kırık cam parçacıkları kanına girdiler üşüyen ateşin köşeye sıkıştırıldı selvi boylu ağaçlar gövdesinde hayat bulmaya çalışıyor kalp işareti ortasından ok geçmiş bu aşkı bitirmek için ucunda zehir iftiraların köklerinde panzehir saçlarının aşk pusuya yatmış kokun kalemime sinmiş üzerinde kapakları vardı bir zamanlar gözlerinin kirpiklerin şimdi ibadet ediyor batılı güneşe şakaklarından düşüncelerin fışkırıyor beş parmak ayak izlerin hala sokakta yürüyordum gün batımı gerilerde kaldı yol aldıkça güneş bir o kadar daha doğmuştu adımlarımın her biri eşit doğdu başında bir de kuzey vardı yönümün kuzey doğu…
denizi görmesem çöplükte kaybolmuş bir martı gibi hissederim kendimi
deniz ve martı aynı şeydir benim için
ölüm ve yaşamak arasındaki bağ gibi




-
Mustafa Bay
-
Mustafa Bay
-
Mustafa Bay
Tüm YorumlarAğzımızın tadı, huzurumuz, ruh sağlığımız bozulmadan, iyi bir bayram geçirmemiz dileği ile, sevgiler, selamlar...
Sağlık, esenlik ve 2024'ü aratmayan bir yıl dilerim,
Sevgi, saygı, muhabbetle...
Gündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay