Girip gördük; boyu dizde
Yüzülür mü bu denizde
Faiz indirip, döviz de...
Yükselince... Suçlu biziz
Durum vahim hesap ince
Tarım rahmetlik olmuş çayırları çölleşmiş
Fabrikalar satılmış… Güvenlik özelleşmiş
Yandaş basına göre ülkemiz güzelleşmiş
… Öğretmen tayin bekler eğitimi taşıma
… Birde kalkıp Müslüman kesilirler başıma
*
Sen kokarsın diye yapraklarında
Güllere tutkum ondandır benim
Senin ‘’İz’’in vardır topraklarında
Yollara tutkum ondandır benim
Hani! Kızılırmak bazen Sakarya
Cürümüm kadar yer yaksam dahi
Allah’ını seven tutmasın beni
Bıktım be usandım, yeter vallahi
Allah’ını seven tutmasın beni
Çalışan, emekli, dul, yetim başta
Bir gün olsun gel de bizde
Oturayım: sen yat dizde
Mest olalım ikimizde
Bir ufacık kusur olsun
*
Konuşalım hep sessizce
Döküldü saçlar dişler
Üflesen düşeceğim
Rüzgâr iliğe işler
Üflesen düşeceğim
*
Benzerdim çelik tele
Boş ver sarayı, yatı
Yanıyor zemin, çatı
İki yılın dört katı
Dolarla uğraşmayın
Ne derse desin batı
Ne yün yorganda yattım ne kuştüyü yataktan
Müflis tüccar gibiyim çıkamadım bataktan
Her başıma gelene gene dedim ki Hak’tan
Bilmiyorum! Hayatın baharı mı kışı mı?
Elli beş yıl şanssızlık bırakmadı peşimi
Gözlerim pınar mı çağlayan mı var
Bulutlar ne bilsin seller ne bilsin
Yıllardır ardından ağlayan mı var...
Yar! Seni götüren yollar ne bilsin
O yerleri her gün yoklamıyorsam
NASIL BAKSIN
Diyorsam da çok özlerim
Kifayetsiz… Bu sözlerim
Bulut gibi yâr gözlerim
El âleme nasıl baksın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!