Kapı-penceremi kapamadım hiç
Ayrılsak da gene kopamadım hiç
Mutluluk hesabı yapamadım hiç
Yerine kimseyi koyamam diye
Günleri, haftayı, ay’ı, saymazdım
Yokluğunda şu bağrıma bastığım
Taşların adını umut koydum yâr
Islanır her gece yorgan yastığım
Yaşların adını umut koydum yâr
*
Yılların yorgunuyum zamana yenik düştüm
Senden önce/sonrası hep ikiye bölmüştüm
Zaten hayat bitmişti gittiğin gün ölmüştüm
Şimdi bir harabeyim, yıkılmış bir enkazım
Sen benim kaderimsin ondaki kara yazım
Ve mezarım olursa…
Henüz öldüğüm ilk gün…
Kimisi ağlayacak kimi güler arkamda
Belki biri el sallar mutfaktaki o camda
Geride bir resim var ya tabut ya odamda
GÖRSEN TANIYAMAZSIN
*
Yâr yüzüm gülüyorsa sanma ki bahtiyarım
Günden güne artıyor, eksilmiyor, efkarım
Ve çocuklar boyumca yaşlandım ihtiyarım
Kırk yıl geçti aradan görsen tanıyamazsın
Dayansam da zor yıllara
Kapanmıyor hiçbir yara
Her kaderde böyle kara
Yazı olmaz Perihan’ım
*
Haddi dolar her tepsinin
Zavallı ömrümden kaç mevsim çaldın
Haksızlık değil mi haksızsın demek
Ne mektubun geldi ne haber saldın
Haksızlık değil mi haksızsın demek
*
Ne haldeyim diye sormadın bir gün
Bu hasretim dinsin diye
Yanan ateş sönsün diye
Her geleni sensin diye
Bekliyorsam haksız mıyım?
Var mı bunun dinde yeri
Babam ekin biçerdi ayakları hep yarık
Pantolunu yamalı, eski püskü bir çarık
Yaz günü hava sıcak başında ince sarık
Dağları çınlatırken sessizce feryatlarım
İşte hep böyle geçti! O çocukluk yıllarım
*
Yağmur çamur yaşta olmaz
Ocak-Şubat, başta olmaz
Kar kıyamet kışta olmaz
Haziranda ölmek güzel
*
Ha beş gün geç ha üç gün er
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!