Ey sevgili pederim, sığınacak tek yerim
Öncelikle, hususen bir de selam ederim
Anama selam söyle ellerinden öperim
Şayet beni sorarsan sakın ha sorma derim
Ey gönlümün neşesi, yazı, kışı, baharı…
Kıvılcımı kim attı bu yangın nasıl çıktı
Ben ateşi gönlümde yakanı arıyorum
İçimdeki yeşeren bütün gülleri yaktı
O güllerin içinde dikeni arıyorum
Eğer sensiz olmuşsa bir günlük esenliğim
Hiç sevemedim şu sonbaharı içim kararır
Çiçekler açmaz hüzünlenirim
Ağaçlar mahzun dal boynu bükük yaprak sararır
Çaresiz dökülür hüzünlenirim
Sabahı görmez sessizce ölür
Ben de ölürüm
Bu bayram böyle geçti ne soluk var ne bir ses
Çoluk çocuk büyüdü, kendi başına herkes
Böyle yaşlandık amma içimizde bir heves
Bekliyoruz kapımız ya zilimiz çalacak
Hayat, ayakaltında tepelenen kilimdi
Genç çoban sürüsünü öğlen üstü yatağa
vurmuş, sürü yatmakta, yaslanmış bir kavağa
elinde de kavalı sesi karşıki dağa
bir kara bulut gibi çarpıp geri dönmekte
birlikte büyümüştü çoban ile Gülizar
Benliğim ayrı baş aklım ayrı baş
Sanki iki düşman kanlı bir savaş
Ey benim içimi kemiren nefsim:
Ölüm de var bil ki birazcık yavaş
Nedense duruşun hep böyle mağrur
Malumunuz; her partide,
Cahil, topal, kör partide
Aday olur bir partide
Yönetime seçilirim
Ondan sonra Allah kerim
Şu Ülkede Hak’ça adil bir düzen
Kurana can vermek boynumun borcu
Artısı eksisi olmadan mizan
Verene can vermek boynumun borcu
Gerçek bir Türk ‘’Yüce Mevla sözüyle’’
(MONA ROZA formatında yazılmıştır. Can yoldaşım ''LEMAN'' hanıma
Leydi! Bu sabah kalktım dünkü gibi yerimden
Bir fırtına çıkmış ki… Gönül tepelerinden
Sevgi dalları kırık… Aşk sökülmüş yerinden
Çaresizim yine şaşırdım işte
Kar yakar beni donarım güneşte
Neden yağmıyor yağmurlar mı dindi
Yoksa gözlerime perde mi indi
Dolaştım sahilde gezdim bir süre
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!