Gitmiş vakitsiz,
gönlümden gözümden ,
ses çıkarmadan.
Aynı yerden kırık, aynı yerden yaralıyım.
İçim yormuş ,yorulmuşum,
dilsiz acılarımla...
Rüzgâr önüne düşmüş saman alevi gibi yanmış yüreğim
Sabahım güzel ,sesim yağmur,kokum toprak değil artık
Her kapıyı açan sevgi buralarda geçmiyor
Her gitmek gibi vakitsiz
Ben de gidiyorum
Sense kal onca kalabalığın arasında
Git,
Ama felaket getiren ani bir rüzgar gibi
aklım,fikrim,yüreğim darmadağan olmadan...
Öyle bir git ki,
Yalnızlığı bilmeyen bir yavrunun
Gitmem gerek
Kuyruğu poşetten uçurtmalarla
Paha biçilmez bir zamana...
Elimde bir avuç bilye,patlak bir topla
Parmaklarla küsen çocuklara ...
Delik deşik edilmiş bir dağsa gönlüm,
itaatsiz ağaçları meydan okur kesilemeye
Kuşları küsüp gitse de gökyüzüne,
yalnız ve özgür bir dağ keçisi bekler son gölgesinde...
Soğuk ve karanlık gece
Dayatır kendini gönlüme açlık...
Bir kuş olup şimdi,konsam pencerene
Baksam camdan gözlerine
Çıkmazlarda, denizlerinde yön ararken örtük gözlerine,durgundu yine aklımdaki dalgalar gözlerinin mateminde...
Yokluklarda ,kaçak gemisiydim yüreğine,
Sahile vuruyordu bakmalarım. Issız karasında güzel gözlerinin...
İlâhi kader farklı tecelli eder bir gün...
Gelmez dedikleri dertler sardı mı
boğazları yumru olur düğümlenir .
Babasını dağ başında terketmiş bir evladın duyduğu acıyı duyarlar
elden gitti mi hükümranlık
Bir ağır yüktür
gülüşlerin ellerimde
Bıraksam
yeni bir denizde yok oluyordum
Tutsam
yeni bir ülkede başkent...
Hayat üniversitesinde onbin sefer yapmış
Uzun yol şoförüydük
Kafamız hep Leyla, yüreğimiz Mecnundu
Bir sevdadan çok daha fazlasıydı bizdeki
Uçurumdan aşağı
Gözlerimiz açık yavaş yavaş yuvarlanırken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!