Bir bilebilseydin
Iki cigara arasında ...Seni ne çok beklemişim
Arkadaşsız, dostsuz, tanışsız, kimsesiz bu şehirin
Ağaçlarında, kuşlarında, adalarında, denizinde, kaldırımlarında...
Kanıyor yine kendi kaderine terkedilmiş göğsümdeki yara
Bizim dostluğumuz
ağacı sevip ,kuşu kafeste tutmak
veya denizi sevip, balığı akvaryumda tutmak gibi değil ki
Biz sevdiklerimizle bir gün daha geçirmek için
Kelebek olup kaplumbağaların göz yaşını da içeriz
Bir şehre su getirir,susuz bir evde ölümü de bekleriz...
İtaatlerin hiyerarşi limanında
Annesi şiddet gören çocuk gibisiniz
Bir yanınız kaçıp kurtulmak ister
Bir yanınız kalıp korunmak
Düşerseniz denizin ellerine
Çer Çöp
Bir çakal fırsatçılığı iştahıyla,
ihanet naraları kaplıyordu
evrenin en dar odalarından birini...
Soğuk bir karanlık gece,annemi son görüşüm
Renkli bir cümbüşte eğlenirler ölüm törenimde,süslü bir kefen içindeyim...
Ben bir kız çocuğuyum,ellerim kınalı,
göç etmek için gelmişim dünyaya.
Uçmayı bilmeyen yavru bir kuş misali ,
Ya göç ederim zehirli bir yılanın koynuna ya da yaşayamam...
Soluğumu buğulandırıp sildiğim aynada
Kendimi kaçak kendimi yabancı bildim
Mevsimlerden kaçan en güzel günden
Dağların üstüne düşen ağaçların en güzel yeşilinden...
Kalırsam bu dünyada bir başıma
Denizlerde yalnızlığa sığınırım
Ben aşkı çiçeklerde güneşte değil
Hep denizlerde ararım
Süzülür yapraklar gibi gözyaşım
Hep denizlerde ağlarım...
Masken maskene iz yapar,
Hayasız kalmışsın beynin yok...
Ahın gitmiş vah yapar
Hiç bir kula hayrın yok...
Girersin kırk kılığa,
Bir sürgün gibi tomurcuklansın ilk yaşın
Son barışların
Son dostlukların
Son insanlığın inadına...
Savaş olma!
Düşman olma!
Sonsuz döngüye kapılmıştık bir kere,
Yok ederken herşeyi ,
tekrar tekrar dönüp ,
var ediyorduk hikâyelerimizi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!