Yüzünde “üniversite mezunu,” makyajıyla örerken inşaattaki duvarları aldığı alkışlar, makyaj aktığı anda çıldırtıcı bir kine dönüşürdü.Makyajı yıkayıp atar veya tekrar sıkı sıkıya yüzünü kapatırdı,Sinan...
Öğretmenlik mezunu,atanamamıştı, tercihlerinin tutsağıydı ...
Ördüğü duvarlar sayesinde iltifatlar alıp ustalarını yenerken, tüm olumsuzlukları da "ördüğü duvarın güzelliginde” temizleyen bir işçiydi artık..
Ağaçları, kuşları, bu denizi,
bu şehri
Kendi kaderine terkettiğimden beri
Hasret kokardı türkülerim
Dost bulurum zor olurdu
Dostu bırakmak daha zor..
Güneş'in 8 dakika öncesini,
Ay'ın 1 dakika öncesini
gösterdiğindendi,
Ay'ı Güneş'ten daha çok sevmesinin nedeni..
Aristo bile akıp geçen günler diye
Endişem yuvada bir bebek kuş ,
Rüzgarda kolayca düşmek kadar basit
Annesiz kalmak kadar acı...
Yabancı düşmüştüğüm bu şehirde,
Sisler içinde sabahın denizini izleyerek
Bir taşa oturup toprağı çizecek kadar düşünceli olmak neyse,
Kim demiş en uzun gece 21 aralık diye
Evladını bekleyen anne gibi geceleri, yaşayın da göreyim sizi..
Neler gelmez ki akla beklemelerde
Doğduğu evin kalın perdelerinden bakarsın önce ,hayalleri suda kayan taş gibi batan, bir çocuk olursun sende yollarda...Mecalin kalmaz dizlerinde,uyku dolmaz gözlerine...
Zaman...
Aldı bizden kendi çizdi hayalleri,
bizimmiş gibi resmetti...
Üç oda bir salon...
Üst üste koydu odaları...
Dertlerimin erbabı ,onun hasretiyleyim
Rehin kalan hatıralarla
demliyim yine bu gece...
Hayatımın orta yerinde
Gemimin karaya vurduğu yerdeyim...
...
Antik zamanların
dahil olma arzusu
yaşanırken
yine bir gün...
Hisler karmakarışık
Dökülmüşse söylenmemiş cümleler
kaleminden,
meçhule gidene verme sakın,
Yak mektubu ,külleri rüzgara karışsın...
Delirdi bak gözlerim
Kimsesiz gülüşünüde
Alıp gidiyor
Efil efil
Sessizce
Son yolculukların inadına...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!