Gölgeleri eskiten bir ağaçtan yükselen tını,
Tarihi hırpalayan bir freskin gövdesinden taşan hüzün,
Yağmurun bir caddenin nefesinde gezinen telaşlı ayakları,
Ayakları yere sağlam basmayan bir balkonun yükseklik korkusu,
Mevsimlerce zorlanan zıtlıkların bir idare lambasının altında yankılanan tiz çığlığı,
Özünden koparılan bir gramafonun kendi benliğiyle yaşadığı çelişki,
Maviliklere yayılır yalnızlık güneşli günlerde
Güler bizlere her zaman sır perdesinin ardından
Mahpus sürgünlerin ölgün kimsesizlik hattından
En alçak senfonilerde yüce mimarilerin en yüksek katından
Gizlice izler bizi güneşli günlerde yalnızlık türküsü
Su satan çocuğun alın terinden
Öyle hudutsuzça sevmiştim seni
Başının üstünde bir yığın yaprak
Bedbin bir şekilde semaya bakarkenki kasvetin
Öyle bir sevmiştim seni
Yollarında hasretin ne geceyi beklerdi ne gündüzü
Ne kimseyi ne de kimsesizliği beklerdi benliğin
Sen benim bağrımı yakan bir kenevir Bana acı veren Canseverden son şiir Asla kaynağını kaybetmeyip gürül gürül akan bir nehir Senin gülüşlerinde kendini bulmak bile bir keyif v Sen hayatın anlamını arayan bir filozof Varoluşun anlamı bazen sade bazen kof Sana verebileceğim tek hediye kimsesizliğimdir ama Yinede üzme lütfen sarıl bana
Yazları müjdeleyen bir bahar rüzgarı esiyor aklımdan,
Yazları duygulandıran bir hazan karıştıyor ellerimi,
Yazları kovalayan bir bulut yerini sorguluyor semâda,
Suretleri çağıran bir çığlık gibi hayat,bağlıyor kollarımı,
Seyyahları çağıran bir bilinmez kıta çağıldıyor içimden,
Spontane gelişen bir olayın esrarı yansıyor gözlerimden,
Kalbinin avurdunda bir yara,
Sessizlik yansır solmuş bir çiçeğin ışıltısıyla,
Gövdelenir bir saksağanın hürriyet seremonisi,
Yalnızlık martısı uçup kondu balkon kenarına,
Meçhul bir köyden yükselen bir sayha erişti kimsesizlik pınarına,
Mürettip bir kağıt akıp giden zamana karşı kendi cümlelerini korudu,
Munis bir sada odalardan yankılanıp mücella aynaların özlerini okudu,
Gökyüzünde bir uğultu,kazan kaldırıyor sanki zamana karşı mavilik,
Gözlerde bir korku,gözler bir halı deseninden kanayan zamana karşı silik,
Bakışlar dünyanın sonsuzluğunda birer ahenk,
Çeşit çeşit aynı kelebeklerin renginde,
Bazen çok zeki bir mütefekkirin ilminde,
Bazen hokkabaz bir büyücünün sihrinde,
Yaşanmamışların yaşantısında kimi zaman,
Yer alır bütün zenginliğiyle
İklimlerden iklimlere yayılan sessiz bir korku,
Şehirlerden geçip gecelerin gergefinde yıkanan bir uyku,
Titreyen düşlerin gölgesinde yol alan kimsesiz bir sorgu,
İnsanlığın kırılan sesinde yaşamaya çalışan ürkek bedenler,
İnsanlığın soğuk nefesinden yansıyan solgun kederler,
Sessizliğin oyulduğu bir ânın gölgesinde fısıldaşan zıtlıklar,
Beyhude bir hışırtı ak kaldırımların hırçın köşesinden duyuldu etrafında silsilesi,
Ak saçlı bir berid gibiydi sakin duran kaldırımların içinde sessizliklerin haberleri kainatın makesi ,
Kara gözlerin bakışında susuyordu sanki yollar acıyla yoğrulmuş suretleri yıpranışın sesi,
Kararmış evler hükümdarlığında susuyordu sokaklar aydınlık sabahını bekleyen bir elçi,
Kitlenmiş kapıların önlerinde susuyordu yönlerini şaşırmış insanlar çaresizdiler gözleri sonsuzluk tirşesi,
Örselenmiş viranelerin önlerinde soluyordu insanlar çığlıkları kainatı delen bir maviliğin nefesi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!