Bütün yollar akmakta hayatın hengamesinde
Sürer gider bütün sürekliliklerin sürerliliğinde
Havanın en acılı en karanlık sisinde
Filozofların özgün düşüncesinde savrulur bazen
Bazen kendini anlamlandırmaya çalışır
Savaştığı zamanlarda olur kendiyle barıştığı zamanlar da
Zıtlıkların rüzgarıyla kendinden geçiyor insanlar gecelerde,
İnsan kafilesi yalnızlık biliyor sanki yapayalnız şehirlerde,
Şehirlerin herc ü merci sonsuzluk biliyor hislere yansıyan tılsımları,
Tılsımların esrarı dağılıyor insanların gezdiği sokaklarda,
Sokakların ruhu çağırıyor sanki zihinleri kurcalayan sorunları,
Sokakların kozmosu kendi ruhuyla besliyor yalnızlıkta sürünen hayatları,
Rüzgârların arasından bir koşu görüyorum caddelerde,
Rüzgârlardan kaçan ihtiyar evlere bakıyorum kaldırımlardan,
Eksilmiş saçları evlerin gençliği kalmış iptidai mekteplerde,
Eskimiş bakışları şehrin ürkek çocuklarına kayıyor,
Evlerin eskimiş bakışları tutuyor sanki tarihin nefesini,
Evlerin eskimiş bakışlarından izliyorum tarihi,
Soluğunu duydu mevsimler gökyüzünün ötesinden vasıtasız
Sessizliğini duydu resimler ahşapların gölgesinden, resim üstleri boyasız
Silsilelerini duydu şiirler müsveddelerin lekesinden,şiir kelimeleri imgesiz
Sorularını duydu bahçeler,çiçeklerinin renginden,bahçenin sümbülleri neşesiz
Sevgini duydu sokaklar,çocuk gülüşlerinden,çocukların sesleri telaşsız
Nefretini duydu solgun nehirler,yaprakların düşüşünden,yaprak hışırtıları ıssız
Tüm bedenlerin eşref saatini yakalamaya çalışan bir ikna mümessili,
Akıp giden akarsuların etrafında mağlup edilen karanlığın galibiyet özlemi,
Beklenilen bekleyişlerin beklenmedik tezahürleri altında dolaşan ben,
Dolaşıyorum dorukların apansız dönemeçlerinde gücüm mukabilince,
Bir düş arıyorum bütün beşerin hayalleri gibi kötüden biraz hallice,
Dolaşırken dönemeçlerde bazen şenleniyor ayaklarım düşüyorum mutluluk sahiline,
Yüzlerce mil uzaklıkta bir şehir dururdu yıldızlarla ışıldayan,
El uzatılsa tutulacak,göz görürse yakılacak bir şehir dururdu,
Biteviye yolların hırslarıyla parçalanan bir silsile dururdu gökte,
Biteviye bulutların aklığıyla temizlenen bir hadise dururdu yerde,
Rengin edalarla şehirlerde dolaşan bir kızın elinde tuttuğu zaman,
Rengarenk çiçeklere ulaştı zamanın içinden yansıyan an,
Bir bora,masmavi bir ışık kayıkların bordasında çırpınan
Bir soluk,sokakların gri yüzündeki karamsı lekede yankılanan
Bir mevsim kendi adını unuttu,sessizlik bir mevsim yüreklerden haykıran
Bir melek kaskatı kesilmiş bir Hz.Meryem ikonasının önünde,insan siluetleri aynalarda yargılanan
Bir balıkçının konuşur nasırlı elleri yeni düşler kuran bir kasabayla
Bir şairin susar muttaki elleri,susar kendini kaybetmiş bir şehirle
Bir ayna yanar evimin bir odasında
Bir sessizlik kanar kanatsızlığın tam ortasında,
Zılgıtsız bir hiyeroglif durur ahşap masaların üstünde,
Çevirir kanatlarını bir dev bir kitabım sayfasızlığına bakarken,
Benliksizliğini düşünür bir ressam kayıp giden tuvalının gölgesinde,
Bir ân gelir Keşmir'i bulur usturlaplar,
İnsanlar saniyeler içinde nefretlerini kusarlar atmosfere,
Farkında değillerdir nefretlerinin saniyeler içinde yumuşar gönülleri,
Boş mefhumları sentezleyerek geçirdikleri beyhude ömürleri,
Önünde kendi benlikleri boş Fransız dergileri burjuvazi hayalleri,
Arkalarında durur düşündükçe hüzünlendikleri çaresiz hatıraları,
Yoksullukları bungun artardı yaşarken maddi zenginlikleri,
Yalnızlıklar yalınayak geziniyor kör kuyularda
Kuyular parçalanıyor kimliğiyle çatışan yağmurlarda
Yağmurlar,sonsuzluk perçemlerinde asılı en son umutlarla
Umutları unutan insanlık,efsunlara sığındılar batıl inanışlarla
İnanışlar insanlar için bir umut ipi,gökyüzü mavilişin sonsuzlukta yanışı
Sararmış şiirler gibiydi meskenler,donuk likalardan geçiyor yaşayışlardan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!