Eski bir şarkı duvarlarda boydan boya haykıran,
Eski bir duvar kapılar ardında yapayalnız duran,
Bir iklim gibi içine sindirmiş renkleri tablolar,
Amansız bir rayiha yayar gibi kıvılcımları boynunda sönen bir çiçek,
Apansız,kendi kendine müteessir fısıldar:'Bu günler nasıl geçeçek?
Alâkasız konuşmalarla benliği yorulmuş bırakır kendini yağmura,
Karanlıkların sesinde mat bir insan,gideceği meskeni arıyor,
Karanlıkların sesinde ince bir loşluk,çıktığı mecrayı arıyor,
Karanlığın hörgücünde ağzı süt kokan bir çocuk,Dünya'ya geliş sebebini arıyor,
Karşıt cümlelerde bir gülümseme,hüzünler cümlelerde sevinçleri anıyor,
Kaldırımsız sokakların pespayeliği var sanki bazı kelimelerde,bazıları da sıradan,
Kişiliğini kaybetmiş bir berduşun zilleti gibi şimdi evler,evlerin içinde yetenekli çocuklar,
Solgun karartılarla bir güneşin yalnızlığı batmakta duvarlarda,
Duvarlarda merdivenler kurulmuş,merdivenlerin gölgesinde ışıklar,
Işıklar ki fani tüllerle örselenmiş bir gamdır,
Işıklar ki çok çağrışımlı pencerelerden bakan insanlardır,
İnsanlar görmedi duvarların içindeki merdivenleri,
İnsanlar görmedi duvarların boyadığı mermersiz sarayları,
Bir gölgeye varan bakışsızlıklar yalnızlığın ortasına düştü,
Oydu bir mavimtrak ışık sessizliği yansıtan geceyi,
Bir gövdenin pişmanlığı kaldırımlara çevrildi,
Kaldırımlara çevrildi düşsüzlükten sarkan düşler,
Hastalıklarla yoğruldu yaşamın beyhude direnci,
Yaşamın beyhude direnci hangi ovalarca atardı?
Bir yalnızlık sabahı dirseklerden titreyerek bir katre kan aktı,
Mecmualara,mecmuaların gölgesindeki zamana bir katre kan aktı,
Milletlere,zılletlere,tıynetlere güneşlerin mahzeninden bir zaman aktı,
Metrelerce,kilometrelerce,millerce çimenlerin gövdesinden bir yol sarktı,
Sorularla,cevaplarla,feryatlarla,kahkahalarla sokakların zemininden bir insan baktı,
Sevaplarla,günahlarla,itiraflarla,bühtanlarla bir cemiyet zerrelerden sıyrılıp ayağa kalktı,
Kapalı bir kutu içinde bekliyor camın kırılışındaki armoni,
Berkitiyor kendi benliğini camın hüznünde büyüyen gölgeler,
Sessizce çoğalan bir sesin camlarla oluşturduğu senfoni,
Kuşsuzluğun kuşlarla uçtuğu coğrafyalarda beliren imgeler,
Gövdelerin gölgelerle bungunlaştığı nakıs şehirler,
Şehirlerce yayılıyor gövdelerin içindeki kuşsuzluk imi,
Menevişlerin renklerini ilk açtıkları huzur dolu günler,
Huzur dolu günler geride mi kaldı,neden acı dolu mevsimler ?
Mevsimler ağaçların önünde,ağaçlar mevsim gözlerinde gizli,
Gizli hayaller peşinde koşanlar,attılar yine boşvermişlik sahillerine bir iz,
Sayfiyelere kaçtı insanlık,metropol debdebesinden sıkılıp,bakışları sert içinde seyfler gizli,
Gökyüzü çekti elini maceralardan,yaşam macerası daha mı kirli şimdi?
Cemreler düştü toprağa, havaya, suya,
Cemlere, semalara zikirlere, aydınlık hânelere ,
Cemre gülücükleri karıştı toprağa güldürdü tomurcukları,
Bir bebeğin ağlamasına muktedir canını acıtan hain pamukçukları,
Parçaladı ortaya çıkardı güzellikleri peşi sıra,
Sıralandılar sıralanan sıralar sırayla,
Bitmeyen bir kitabın önsözünde sallanan iki sözcük gülümsüyor
Birbirine bilenen iki bıçak gibi keskin iki sözcük gülümsüyor
Gülümsüyor iki sözcük kırlardan şehirlere doğru salınarak
Gülümsüyor bir Anadolu köyü yeryüzünden güneşe yalınayak
Güneşi yakmaya yürüyor bir çocuk elleri mavilikte yalın
Güneşi kutsamaya yürüyor bir bulut gözleri mavilikten derin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!