Erçağ Akarca Şiirleri - Şair Erçağ Akarca

Erçağ Akarca

Sokakların sallanan kollarından düşüp kırılan bir kalem gibi endişeli
Gür otların aydınlandığı ilk yazdı kelimelerin arasına hınzırca sokulan
Vakitsiz gelen bir ulak misali kaldırımlar,yaşadıklarıyla yorulan
Akla vakitsiz saplanan vehimler misali
karamsar çocuklar,fakat saçları laleli
Mahzun,müteessir duruyor karamsar çocuklar fakat hâlâ saçları laleli

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Gökyüzü mavisi alır beni beni benden götürür,
Belki mutlu bir renktir bazen solgunlukla örtünür,
Bazen bir çocuk kadar neşeli bazen bir kedi kadar ürkek,
Bazen bir idam mahkumunun son anları kadar titrek,
Gül misali açar bazen aydınlığını,
Bazen gece gibi sarar karanlığını,

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Sabah yeli alıp götürdü karanlıkta kımıldayan ağaç yapraklarını,
Sabah yeli alıp götürdü gölgeleri zamansız bir mekanın gövdesine,
Sabah yeli alıp götürdü insanları ,evlerinden kayıp şehirlerin merkezine,
Sabah yeli alıp götürdü yalnızlıkla bütünleşen insan karmaşalarını,
Şimdi güneş doğdu,ardından göğün nefesinden hangi bahar gelecek?
Şimdi yeni insanlar doğdu,kanlı ülkelerin sillesinden hangi acı gelecek?

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Unutmuş gitmişti şehrin en afilli sokağı arkasında bıraktığı kimsesiz çocuklara kaldırımlarından bulvarlara inerken,
Gökyüzü maviliğini yitirmişti gece büyük karanlıklar içinden yavaşça gelirken erken erken,
Gönül sarkaçları hareket etmeye başladılar gönül buhranlarının tersi aksine kimsesizliğimiz azalıyor derken,
Gördüm küçük bir kız çocuğu kalabalık zihnimden geçerken ellerini çırpardı sonsuzluğa bergen,
Gömdüm büyük sergüzeştleri sordum yeniden kurulacak samimi umutları büyük gecelere ferahlatıcı bir rüzgar eserken,
Göl gibiydim büyük suların ötesinde, gecelerin gölgesinde ilerleyen yüzeyinde gönlün suretlerini belirleyen,

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Görüntüsüz görüntüler yayılırlar etrafta,
Gönülden koşanların yer aldığı en orta tarafta,
Boş bir müsveddenin üzerine atılan beyhude bir parafta,
Beşerin beynini bulandıran derin bir paragrafta,
Akıp giden safhaları yakalamaya çalışan Osmanlı softasında,
Umumiyetini kaybetmiş ayakları kaymış bir askeri cuntasında,

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Zılletletin ötesinden seslenen bir ses sildi canları,

Zerrelerden yükselen bir umut titretti kubbeleri,

Cellatlar çıkageldi hürmetsiz yollardan,

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Gülüşler aynadır
Bazen hafif zarar, bazen de çok faydadır
Evrenin sonsuzluğuna açılan tertemiz bir sayfadır
Bazen yoksul bir çocuğun ölümü,
Bazen azimli bir balıkçının umududur
Bazen geyik muhabbetlerinde söylenen bir şakadan doğar,

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Gözlerden yansıyan bir yalnızlık siması,

Gözlere yansıyan bir hengâmın deryası,

Günlere bulaşan bir gecenin feryadı,

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Gönlüm gülümsedi hayalimin ayak sesleri,
Yüce hayat diyalektiğindeki karşıtların birliği,
Bazen yorucu umut seslerinin arkasındaki hakikat sözleri,
Bazen ekşi ,bazen ıtri, bazen tatlı bir elmanın berraklığı,
Karanlıklar içinde yayılar ince bir ışık hüzmesi,
Hain kaldırımların tok ve sinirli sesi,

Devamını Oku
Erçağ Akarca

Akşamüstleri güneşin son ışıkları ayak diretti kapatmaya perçemlerini,
Bir esnaf gülümsedi emek sokağından indirirken dükkanının kepenklerini,
Senelerdir hizmet verdiği sokağın ahalisine gülümseyerek evine döndü,
Salyangoz sırtında kıpırdayan bir karıncanın kıpırtısını duydu sanki rüzgar,
Rüzgar gecenin bakışlarının önünde samimi sofraların yanında döndü,
Bir çocuk duruyordu pencerenin önünde elleri sonsuzluğun pençesinde kıvranan,

Devamını Oku