Şeytandan zehir içen para satar muhannete,
Sadece görür anı, vasıl olmaz hikmete,
Dünya bir beyabandır ulaşsan da kudrete,
Eylülün son günleri ılıktı gökyüzü,
Senin gözlerin gibi ılıktı,
Bazen soğuğa çalardı gökyüzü,
Sen sinirlenirce soğurdu hava,
Benim içim boğulurdu,
Senin sensizliğin boğardı beni,
Zıtlıklar çölünden gelen bir bedevinin sesi yankılandı kaldırımlarda,
Zakkum ağaçlarının gölgesiyle yıkanmış elleri kanıyordu, bir şehrin masmavi lekesinde,
Zulüm meskenlerinden geldiği kulaklarındaki kardeş kanları parıldıyor kaldırım taşlarında,
Ziyasıyla ilgi çeken bir mücevher vardı bedevinin yanık boynunda,
Zihninde bir şaşkınlık insanlar niye sokaklardan yoksundu ?
İstikrarsız kaldırımlar da sessizce insan evlerini düşünüyordu,
Sonsuzluk içinden yankılanan peltek bir ses sarstı loş odaları,
Odalar, anlamların içinde anlamsız bir tirad gibi titrettiler boş sokakları,
Sokaklar bergen kaldırımlarının içine karıştı bir çocuk misali,her sokak sillesinde taşıdı hayatları,
Serencamlar sonsuzluğun içinde bir odaya doluyor,sallanıyor ürkek masalar,
Neşeler sonsuzluğun içinde küçücük bir andı,kapladı odaları derin tasalar,
Zaman tasaların elinden kurtulmaya çalışan bir masa gibi titredi derinden,
Ben gurbette değilim elbette,
Ama kalbim gurbette,
Bazen bir dedikoduda,
Bazen erenlerin bağında kavrulur,
Bazen kızgın bir çölde kavrulur,
Bazen körüklenir dağlanır ve yok olur,
Ülkeler görünüyor bir deniz kıyısından başsız ve kolsuz
Ülkeler görünüyor bir ada yüzeyinden insansız ve insafsız
Ülkeler geziniyor kimliğini yitirmiş bir sessizliğin sofrasında
Ülkeler geziniyor sıcacık güneşlerde,bir külhanbeyinin nârasında
Ülkeler seziliyor,sesleri yadsınıyor meskenlerde,esrarengiz piyeslerde
Ülkeler seziliyor küçük bir kızın saatinde,her dakikasında başka bir ülke gizli
Sonsuzluklar içinde beliren bir umut gemisi el attı insanlığa
İnsan nefesleri titreşti,grimsi bir hava boşluğunda,rehindi semavâta
Semavât ayın çevresinde oynaşan yıldızların sessiz özlerinde
Kozmopolit rüyalar yavaş yavaş kendini tamamlıyor
İnsan özlerinde artıyorken kaskatı nefretler,habis kelamlarda
Kelamlar dilin diyalektiğidir söylenmeli doğru yerde
Kuşlar hürriyeti bağırırlar sonsuz ağaçlara doğru
Sonsuz ağaçlar eğilirler Ege'den yükselen imbad rüzgarına doğru..
Rüzgarlar ki söylenmemiş sözcüklerin mütercimidir
Kuşların sonsuzluğu geceler boyu rüzgarları sorguluyor
Sorgulanan geceler üzgün meskenlerin rehinidir
Tüm rehinler hürriyeti bağırırlar tutsak kuşlar misali kafeslerinden,
Memleketimin yetimi sokak ortasında çaresiz kalmış,
Anası fabrika işçisi,babası bir köy mezarlığında medfun,çocuk beşinde yetim kalmış,
Zemheri ayazında çatlak elleriyle,mutluluğun adresini sorarmış,
Gökyüzünün ziyası çocuğun hayallerini sımsıkı sarmış,
Köy evinde anası ekmeğini yedirirken,hakikatler karşısında benzi sararmış,
Anası ürkek,sanki tüm teaddiler korkularını yıkamış karanlıklarla,
Mutmain bir ilkbahar günü çıçekler açmaya başladı dallarında,
Genç, bir balıkçı teknesinde beyhude balıkları yakalamaya çalışır güneşin allarında,
Alışılmamış alıştırmaların alışılagelmiş kötü zanlarında,
İnsanların bitmeyen dertlerinde zamansızlığın beyhude zamanında,
Yaşanması özlemle beklenen günlerde zevkli bir anının her anında,
İnsanın gönlünü hoşnut eden sevimli bir musiki dergâhında,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!