Doğumum bir tarlanın ortasında olmuş
O gün annemin elinde orak, karnında ben
Gün, gül gibi yavaş yavaş soluyormuş
Uçuşurken kelebekler, nazlı meltemmiş esen
Mağrur annemin yüreği pır pır atarken
Gözlerime annemin gözü ilişmiş ilkin
o gün hava puslu, dağlar dumanlıydı
Genç bir adam geldi, bozkır solukluyordu
Belliydi yüzünden çelikten imanlıydı
Bakışıyla can suyu gibi kalplere akıyordu
Dağılmayın, dik durun dedi ilk önce
Anne neredesin, şimdi nerdesin
Bir çocuk gibi sana ağlamaktayım
Niye gelmiyor bana kadife sesin
Ney seslerini sana bağlamaktayım
Hatırlamazsın değil mi?
Ama ben hiç unutmadım, unutamadım,
Çünkü benim içimdeki çocuk hep on yaşında,
Ben içimdeki çocuğu avutamadım.
Simit satan, ayakkabı boyayan, belli ki erken uyanmış,
Neler geçmedi ki garip başından,
Bunlar da geçer dostum yeter ki sabret,
Hüzün süzülürken gözlerinden, kaşından,
Bunlar da geçer dostum yeter ki sabret.
Günü geçmiyor mu garip mahpusun,
Niye okunmadı senin hikayen!
Halbuki okunuyor meczubun bile...
Yoksa okumaktan mı korktular,
Tekrar görmek istemediler mi?
Kendi hayatlarından izdüşümleri.
Nice şair tanıdım, sensin üstadım,
En nihayet seninle anılsın adım,
Cihan ötesi cihanda da muradım,
İlmine ulaşmak gönlümde şadım,
Pirim, can dostum sensin üstadım.
Üşüyorum…Çok üşüyorum,
Zemheri soğuğunun en dip noktasında,
İçinde zifiri karanlığın, sokağın ortasında,
Halden hale geçiyor, zamandan zamana düşüyorum.
Canım bedenimden çekiliyor sanıyorum,
Ruhumun dehlizlerinde yanan çerağı,
Sönmeye meyletti gel Ey sevgili!
Tırmandıkça büyüyen,aşılmaz dağı,
Ferhat kudretiyle del Ey sevgili!
Varsın ki! Çok şükür,ben hep beklerim,
Seni anlattım kuşlara
Taşa, ağaca, suya
Endamını, zerafetini, güzelliğini
Anlattım dağa, ovaya
Kalemimin mürekkebi bile
Tanıdı seni
Üstad şaşırttın beni. Tebrik ederim gönlüne sağlık