İz sürerken alnımda dört mevsimin güneşi
Ben terledim beşinci mevsimin güneşiyle
Ararken lügatimde, arkadaşı, dostu, eşi
İrkildim, sendeledim gülün gülen sesiyle
Ben gülün içindeyim, İçimde gülü buldum,
Hatırla, evinden gelin olupta
Ağlayarak çıktığın günü hatırla
En aziz eşyayı o gün bulupta
Bağlayarak taktığın günü hatırla
O ağlama, mutluluk gözyaşlarındı
Ağlamak!
İncitmez gururu, yıkmaz onuru
Çok mu zor bu fazileti kazanmak?
Halbu ki sahte gülücükten
Daha kolay ağlamak
Ağlarken yaşadığının farkında olmak
Anne neredesin, şimdi nerdesin
Bir çocuk gibi sana ağlamaktayım
Niye gelmiyor bana kadife sesin
Ney seslerini sana bağlamaktayım
İnsan, ayrılınca aşiyanından, eşinden
En güzel hatıralar gelir peşinden
Gam süzülür, hüzün damlar gülüşünden
Ayrılık, her gönülde bir yara bırakır.
Sokaklar kalabalık, caddeler insan seli
Nasıl bir dünya ki bu, her kafada bir hesap
Kimisi akıl küpü, kimisi de zır deli
Biri gül büyütüyor, öteki gül'e kasap
Gördüklerim ucube, bir zıtlıklar dünyası
Gül solmuş, bülbülün bükülmüş boynu,
Emanetlerini almış, gönül bahçenden yıllar,
Bitmeyecek sanırdın, bir mevsimlik oyunu,
Heyhat! Kurumuş ağaçlar, kırılmış dallar.
saçının her teli beyaza çalar,
Nasılda perdelenmiş nur dolu gözün,
Donuk bakışlarınla acep nerdesin?
Dolmuş çizgilerle, buruşmuş yüzün,
Bir kırık ney misali inliyor sesin.
Bizim diyarlardan Nurlu ihtiyar!
O gün, hava soğuk ve pusluydu,
Maraşlılar için için ağlıyordu
Beşikteki bebekler bile yaslıydı,
zulüm kol geziyor, yürekleri dağlıyordu.
Ekmek değildi milletin, hürriyetti özlemi,
Hani yaşı olmazdı aşkın?
Gençliğim geçti gelin
Diye ağlayan aşık,
Aşkı mı kendine yakıştıramıyor?
Yoksa, yoksa kendini mi geline?
Üstad şaşırttın beni. Tebrik ederim gönlüne sağlık