Şöhret salyaları o küçük kareye sığabilmek için gereğinden bulandırıcıydı,
Aklım almaz, gözüm görmez, fikrim bulanık.
Taşıdığı gereksiz yüzlerce kaftanı bir fakirin sırtına dayanarak göklere çıkarken,
Gözlerim görmez, aklım alır, midem bulanır.
Ağlamayın analar,
Oğullarınızın mezarı yeryüzüne daha yakın,
Yerin kilometrelerce altında değiller artık.
Şükredin bu adalete analar.
Ağlamayın gül kokulu karılar,
Yasakların delindiği o köşede,
Ölüm ve şehvet utanmazca sevişiyor.
Radyo aktif dalgalar,
Yetmiş yedi yıl önce gördüğümüz dolunayda rüyalarımızı yansıtıyor.
Bir zar gibi deliniyor kural dediğimiz her bir korku,
İçeriye sızabilmek için biraz daha kan dökmek gerektiğini anlayan herkes,
Yerden bir sarsıntı,
Dalgalandırmak için geçmişi biraz daha özlemesin,
Kırmızı bir papatya kendine yol arıyor,
Bulmak için satır aralarında durmaya boyun eğmiş,
Gelişen birer kıvılcımdır.
Boşluk boşluğa üstün gelmiş bir zamanda,
Yokluğu içime çekiyorum
Bu sınırları aşmak öylesine zorken,
Kalıplara sıkışmak olağan olmuştu.
Yoğun dumanda önümü görmek zor,
Seni nasıl bulacağımı sanıyorsun?
Zaman geçmişe doğru ilerliyor.
Sona erdiğinde en başta var olacağız,
Öyle ki, zaten en başta sona erişmiştik.
Kutsal bir döngüde kuyruğumuzu yakalamaya çalışıyoruz,
Sıraları atlamak sadece bizim icadımız,
Gerçekler, bize bunun imkânsızlığını fısıldıyor.
Zevklerin kölesi olmuşuz,
Sana bağlı her şey bedene ait,
Satacağım başka hayal kalmadı,
Satacağım başka ben kalmadı.
Zevklerin köpeği olmuşuz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!