Leylim leylim canımın yarısı
Bir öksüz çocuk sancısı
Sevdamın kanayan yarası
Yiğit çocukların rüyası
Meczup'ların akıl goncası
Yüreğimin sakladığı yoncası
Ayrılık bir yara kalbimde zindan
Sigara dumanı altında geçen zaman
Rüyalarım seni söyler umudum İstanbul da
Seni anlatırım dinler gece gökyüzü yıldızlarla
Hasret yükü ağır yanımda olmayınca
Nazlı gonca, ey sarı gök bulutu
Ey bu anlamsız sonbahar
Pürmelâl bakışlarında öldüğüm
Bu ne biçim ayrılık nasıl bir kördüğüm
Gözlerinin içinde hicranını gördüğüm
Sen miydin açılmayan gönlümde ki son düğüm
Yüreğimin altı düğümlü bacısı
Geçmiyor sensizliğin acısı
Taşıyorum ölü bedende
Ölmemiş bir aşkı
Yaşarken yaşamadın
Ölümsüzlüğü tadacağım beni sevdiğin o ilk akşam
Dudaklarımız'da senelerin hasretliği ve tatlı bir acı
Çünkü bazı gözler bekler sevdiğini gözünde yaşı
Biraz da İstanbul anlamalı sensiz geçen bir kışı
İstanbul senin yokluğun'da virane olur
Kim taşır dünyanın bu paslı çivisini
Veya mesut mudur insanoğlu yaşadığı hayattan
Bazıları yorulur bir gün yaşamdan çeker fişi
Film kopar uzakta, kargaları bürür ölüm sessizliği
Gökten düşer bir damla, yıkmaz mı taşları,
Yağmurlu bir sonbahar akşamın da
Ellerim cebimde, vakit sanki günün ertesi
Yine sensiz geçirdiğim bir Pazartesi
Oturmuşum canı geçmiş bir sokak lambası altına
Kafamın içinde yine bir ton curcuna
Yazıyorum ıslak ellerimle bu satırları senin uğruna
Hastane caddesin de okuduğumuz zamanlar
Seni hatırlayıp zihnime kazıdığım son aylar
Küheyla gibi çekip gittiğin, çaresiz bıraktığın
O yitik çocuğun kalbini taşıyorum hâlâ
Sensizliğin acısını gönderdiğinden beri
Öyle büyük bir yürekle seviyordum ki seni
Yanına yakıştıramıyordum kendimi
Viran eylemiş düşleri hudutsuz gülüşleri
Sensiz geçen günlerde lavinia topladım
Anlamını bilerek yokluğunun ayazında
Yakamda biriktirdim tomurcuklarını
Gönülden bir yârin rüzgarı geçti
Öylesine derin ve öylesine serindi
Saçlarımdan bir tutam aldı da geçti
Rüya ne zaman başladı ne zaman bitti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!