Gönlümü attın bir lalezara
Firkatını bana koyupta gittin
Gönül senle asude iken
Sen beni nârın ile yakıp da gittin
Cefa ettin bana sevgilim
Bir bakışınla sarmıştın kalbimi
Her seferinde yeniden aşık etmiştin beni
Şimdi yalnızlık içinde dolaşıyorum
Sonsuz bir özlemle gözlerinin ışığını arıyorum
Gözlerin sevgilim içinde kaybolurum
Bir ömür geçti belki, adını anmadan,
Ama her nefesim seninle doldu, usulca.
Bir yaprak gibi düştüm rüzgârlarına,
Taşıdın beni bilmeden, varoluşun uçurumlarına.
Kim bilir hangi çağda sevdim seni,
Söyle hangi soluk hayatın renklenişidir gelişin
Söyle hangi çağ son bulur sessizliğinle
Şimşekler çakar gidişinle tan yerine
Nasıl koyarım artık bir başkasını yüreğime
Mahzun olur artık seni anlattığım kitap
Yollar suskun, geceler kimsesiz
Gözlerim yorgun, içim hep sessiz
Bir yangın büyütür içimde zaman
Sönmez, dinmez, sevdan hâlâ giz
Geceler sırtında hüzün taşır da
Ölünce hatırlanmak istemem
Arkamdan ağlanmasını da
Sesimin unutulmasını isterim
Eşyalarımın yakılmasını da
Çok fazla resim çekinmem
Yüreğimden tığ ile çekiyorlar seni.
Genzimde yokluğunun acı belası.
Dudağımın kenarı, zehir zemberek.
Göğüsümde çoğalan bir ateş ve sancı.
Zemheri de beni yakan yabancı.
Kanıyor her gece sana bu hancı.
Gözlerinde ölüm vardır bir kızın
Bir gün gece olur şimşekler çakar ansızın
Onun yolundan gidenin elleri bulanır kana
Yürür dermanını bulmak için ıslak kaldırımlar'da
Güneş bin defa doğar o kız bir kere gülünce
Ey bahtımın rüyası kavuştur bizi sessizce
Severdin eskiden beni
Değer verirdin hiç olmadı
Dinlerdin anlatınca derdimi
Sorardın halimi hiç olmadı
Sesimi duyunca kaçmazdın
Bir hayli yorgunum
Ah, bu derde düşeli
Biraz kırgınım
Biraz durgun
Biraz da özledim sarışınlığını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!