Senin olmadığın her yere ihanettir dünya
Adını alamıyorum ağzıma
Adını anmak eskitmektir seni
Seni eskitmek ihanettir
Aşk mı yoksa saplantı mı
Bilinmezlikten çıkıyorum bu,
iki ayrı kanattık biz
Bir martının gövdesinde
Aynı yöne giden
Birbirinin yarısı
birbirinden ayrı
Pimi çok önceden çekilmiş
Sınırları çizilmemiş bir ülkesin
İçinde sınırsız yaşıyan bir ben
Ne duvarlar var civarda
Ne de tel örgüler
Yaralanan çocuklar yok
Bombaların patladığı
Ama insanlar sana nereye gideceğini söyler
Ama insanlara sorsan
Onlardadır herşeyin cevabı
Konuştukça unutursun insan olduğunu
Halbuki bizde birer insandık
Ne çabukta unuttuk
Herşeyi geç
Sensiz
Ağaçları
Onların kokularını
Yağmuru
Karanlığın kokusunu
Doğumumdan süregelen bu
Açlığı doymaz ruhumun
Zifiri karanlığın alacağı var, alsın
Hep yarını bekledik bu ona ihanetti belki
Saflığı bir kalbin ve hüzne boğuluşu
Düşünmeden geçmek zor olurdu
Sadece adın değildi günlüklere yazılacak
Derin bi çizik atardım kalbime
Adını duyduğum her pazartesi
Günler çuvala girerdi bir de
Seni görmek tünelin ucundaki ışıktı
Ben olmazsam ne olur ki deme sakın
Dertler ve insanlar
Karanlıktan kurtulmak için ışık gerek bize
Ruhuma dokunulmasına ihtiyacım var
Gururumun okşanmasına
Uzanmalıyım dizlerine bir bebekmişcesine
Saçlarımı taramana
Geçen her günü
Güzel gözlerinde bitirmeli
Kirpiklerini saymalı
İçinde kaybolalı çok oldu varsayım değil
Gün geçtikçe eridim ve daha çok
Fare deliğinden bile geçebilirim
Karaladığım tüm sayfaları tekrar siliyorum
Neden bilmiyorum yeni bi sayfa açamamak
Belki bu huyumu birinden almışımdır
Uykusuzluğumu yatsıya saklıyorum
Gecenin bir vakti uyanıyorum yeni bir hikaye için
Günü kaça bölsem bu vakit bana yetecek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!