Gül yanaklı tebessümün gülistana yakışır habîbe
Benim benzimdeki hande daha kendini bile tanıyamayan
bir bebe
Ey habîbe
Ruhumda ozanın en yanık güftesi
Güle ağlayan bir bülbülün sesi
Aylardan Şubat günlerden pazartesi
Kim kaldıracak bu zalim esi (!)
Işık vurmak üzere yaldızlaştı şebnemler
Kâ’inât uyanmakta bilgi vermekte lala
Talebeler vefâlı şifâ sunuyor emler
Sitâreler içinde şâhikasın Süheyla
Beşer yaramaz nankör sen mâidesin hâlâ
Ey tebessüm
Orta yolu bulamadık bir türlü
Kahkahamız arttıkça hıçkırığımız da artıyor
didaktik bir doğaçlama rolünden artakalan ebeydi
duygularım
diksiyonu bozuk draması kuvvetli
Önden giden atlılar bastı ıslıklarını
Susturdular bir ânda yetim çığlıklarını
Devreye girdi hemen bin yıllık kutsal zekât
Yürekler hoşnut oldu huzûra erdi tâkat
Eskiden hep böyleydi mâvileşirdi âfâk
Siyahlar silinirdi sıra beklerdi infâk
Nasıl kıydın zâlim güzelim saçlarına
Bir darbe de sen vurdun sevda açlarına
Zülüf ki yürek yumuşaklığı demektir
Minesi döküldü adâletin
Mazlûmların çığlığı leylâ gibi
Uzuyor karakışın griliği
Siyâh filizleniyor melda gibi
Zulmün ikbâli güneş gibi
Ne yazık ki…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!