Nihal Hanefendiciğime,
İçimde bin öyküyle, size dair bir satırla başlıyorum…
Siz, kadim bir masalın başkahramanı gibisiniz;
zamanın ve toplumun hükmünü yırtıp geçen,
Nihal’im…
Seninle güne merhaba dediğimde
İçimde bir çocuk uyanıyor, Freud’un dediği gibi…
O çocuk, güven arıyor, şefkate hasret
Ve sen, bir anda hem güvenin hem şefkatin canlı sureti olarak çıkıyorsun karşıma.
Her kelimen, her mesajın, ruhumun en hassas tellerini titretirken
NİHAL'İN Mİ'RÂCI
(Bir Dervişin Sessiz Yolculuğu)
NİHAL'İN KOKUSUNDA İÇE YOLCULUK
(Çağdaş Bir Seyri Sülük Denemesi)
PERDE: TENİNDEKİ SIRLAR
“Risale-i Hasret: Sessizliğin Yankısı”
Beşer suretinde bir hicran taşıyorum, Aşkın gölgesinde yanmış bir harf gibi.
1. Nefes: Sessizliğin Çığlığı Duyamıyorum seni. Sesin, varlığın, yokluğun… Hepsi birden kulaklarımı sağır etti. Çünkü aşk bazen sessizlikte bağırır, Ve o bağırış, kalbin en derin mağarasına yankı olur. Her yankı bir “sen”dir, Her “sen” bir yokluk.
Sabiha ve Halil:
Menekşeli Vadi’nin Seyrü Sülük Diyaloğu
Kulübün loş ışığında gölgeler dans eder,
Gözler bir menekşe tarlasına düşer.
Halil bir adım atar, içindeki gece fısıldar:
Sabiha–Halil Tasavvuf Mesnevisi
(Ayrılığın ve gecikmiş vuslatın seyrü sülûkü)
Varoluşun Seyrü Sülük Kareleri
1. Akıl – Şehir Işıkları Arasında
Sabiha–Halil: Modern Tasavvuf Mesnevisi
I. Bahar Kapısı – Rastlaşma
Vesikalı Yârim: Metaforik Film Şiirleri
1. Beyoğlu Sokakları
Taş kaldırımlar üstünde Halil’in adımları yankılanır,
her taş bir sır, her gölge bir arzunun yankısı.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!