Seni uzak kumsallardaki kum tanelerini sayacak kadar,
Herbir kum tanesinin üzerine adını yazacak kadar özledim.
' Bensiz yaşayarak beni sevmeye devam edebilecek misin? '
Diyorsun, uzaklardan gelen sen kokan mektubunda.
Seni,sensiz yaşamaya,seni göremeden görmeye,
Ölçemediğim mesafelerde olsa arada sevmeye yemin ettim.
Gök karışmıştı seni gördüğüm gece
yıldız savaşları başladı sanmıştım
yıldızlar düştü kucağımıza bir, bir
senin yıldızın Venüs,
biri benim Jüpiter
yeryüzüne gelen en güzel şey
Deniz, turkuaz rengi atlas yorganın altında kıpırtısız, sakin ve derin bir uykuya çekilmişti. Henüz yükselen güneş daha şimdiden, sıcak geçecek bir günün habercisi...
Oysa, mevsimlerden kış, aylardan aralık, yılın son günü...
Ege’de kış böyledir. Günler, geceler boyu Tropikal yağmurları anımsatan sağanak yağmurlar yağar. Akdeniz’in sicim gibi yağan Kadıkaçıran, Karadeniz’in sinsi, sinsi ya –
ğan Ahmakıslatan yağmurlarına benzemez. Dağlardan, tepelerden isimsiz küçücük dere-
cikler çağlayıp gelir. Bir bakarsınız daha önce hiç görmediğiniz, büyüklü, küçüklü göl –
cükler oluşmuş, derecikler sel olup şehri esir almış. Ertesi gün bir güneş doğar, Ege’li-
Kibarım Ajlan eczacı olmuş,
Kopyacı Adnan doktor.
Kraliçemiz Tuncay öğretmen olmuş.
Sarı Mustafa Şeker?
Devlet tiyatrosunda aktör!
Mümessilimiz uzun Sevil Amerikalı,
Çeşme'de Seni görünce bozuldu yeminim.
Okyanuslarca kabardı aşktan kaçan kalbim.
Sayısız ihtilaller depremler oldu içimde,
Bir yanardağ krateriydi alev, alev gözlerim
Lanetler yağdırdım o uğursuz kadere,
zehirli bir sarmaşık girmiş bahçeme
küsmüş akasyamın dalları salkımları
bir dokunsam ağlayacaklardı
gökte ayın saklambaç oynadığı gecelerde
ateşler yakılıyordu varillerde
bin bir renge bürünüyordu Çeşme
Yunuslar Trenler
alın götürün beni yunuslar
uzak denizlere,sıcak limanlara
uçurun beni Zümrüdüanka'nın kanadında
Kabusumuz kara deliği biz açtık, biz büyüttük.
Kirlettik pırıl pırıl gölleri, çağlayan billur dereleri, nehirleri,
Cana can katan buz gibi pınarları akmaz eyledik.
Bizler kirlettik mavi göğün kardeşi, lacivert denizleri.
.....
Orhan ağbiyi ' Batsın Bu Dünya ' diye haykırtan,
Düşünceleri kafandan kovup, kafanı boşaltmadan yatağa girdiysen uyu uyuyabilirsen. Dön sağa, dön sola yok hayır olmuyor. Kalktım. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya girdim. Aynadaki yüzümü beğenmedim. Fikir değiştirip duşa girdim. Sıcak bir duş aklımı başıma getirir, ya da beynim boşalır diye düşünmüş olmalıyım. Suyu ayarladım. Dakikalarca sıcak tazyikli suyun vücudumu iğnelemesine bıraktım. Duştan çıkıp mutfağa yöneldim. Sert bir kahve pişirip içtim ve evden çıktım.
Şehrin o puslu, kirli havasını solumak bir anda genzimi yaktı. Derin nefes alamadım. Sokaklar hemen, hemen boştu. İlk otobüsler birkaç uykulu yolcusuyla boş geçiyorlardı. Sahil yönüne doğru yürüdüm. Narenciye bahçelerinin arasından geçen yolda yürümek hoşuma gitti. Mandalina, portakal ve limon bahçelerinden havaya hoş bir koku yayılıyordu. Şehrin hava kirliliği henüz buraya ulaşamamıştı. Karıncalanan, çatlayacak zannettiğim beynim yavaş,
yavaş açılıyordu. Daha önce anlam ve mana veremediğim birçok sorunun cevaplarını şimdi bulabiliyordum. Bahçeler arasından çıktım. Araba vapuru iskelesinden, marinanın önünden İnciraltına doğru yürüyüşüme devam ettim.
Buralarda yollar ıssızlığını hala koruyordu. Yol kenarlarındaki yeşil örtüde gece yağan çiğ
“ Şiirlerin ömrü şairinden daha uzun olacak.
Yarım kalan şiirlerimden birisidir ömrüm.”
Saçları kekik, dudakları sakız kokulu kadınım
Olmadığın akşamları umutla taşıyorum sabahlara
Düşmanım eteklerini uçuran yosun kokan rüzgârlara
Başarılı olacağına inandığım bir şair.
yürekten kutluyorum.
Nice başarılara
İnşallah şiir kitabını da okuruz
www.antoloji.com sitesindeki DÜNYA ŞAİRLER BİRLİĞİ grubu üyeleri ve ANAYURT GAZETESİ okurları tarafından HAFTANIN ŞAİRİ seçilmiştir. Şairimizi yürekten kutluyorum. Nice başarılara.
İnşallah GÜNDÜZ YAYINEVİ kadrosu içinde yer alır, gücüne güç katar