Derya Akgün 2 Şiirleri - Şair Derya Akgün 2

Derya Akgün 2

Allahın selamı da parayla mı be insan
Ne lütfedip verisin,ne de bi zahmet alırsın
Resullullaha bir bak da aman uyan
Kullukta geridedir,veren değil alan

'Selamı yayın' diyen o şanlı peygamber

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Ücra bir Anadolu kasabası
Küçük, unutulmuş, ıssız
Mini mini sokaklar,
Birkaç küçük dükkan
Fark etmek bile imkansız.
Bir zamanlar kocaman bir evrendi

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Sevmek,canlıyı,cansızı,insanı,
İnsanı insan eden bu ilahi tını…

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Ne çok isterdim
Aşkın, umudun, sevginin şiirlerini yazmayı
Acıları, hüznü hiç tanımamayı
Ve anlatmamayı

Görmeseydim

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Çıtır çıtır bir simit. Sıcacık, dumanı üstünde. Tablaların üzerinde, fırınların camekânında kardeş kardeşe yan yana uzanmış. Ne düşündürür, ne hissettirir size?
Kimi zaman sıcacık dost meclislerinde bir bardak çayla yaren olur; kimi zamansa şirin bir çocuğun ellerini süslerler, sokakta, parklarda. Bazen denizi seyretme keyfine ortak, bazense simitçi çocuğun akşam eve götüreceği nafakasına sermayelik ederler.
Ben simitlere biraz buruk bir mutlulukla bakarım daima. Her simit içimi bir hoş eder ama sonra gülümsetir yeniden beni. Alır yıllar öncesine götürür ve o günü yeniden yaşatır.
Güzel bir eylül günüydü. Güneş pırıl pırıl havada bir pastırma yazı sıcağı… Yeni atandığım okuluma gidiyorum. Yüreğim kıpır kıpır, heyecanlıyım. Bu heyecan geleceğin ne getireceğinin bilinmemesinden mi, yeni bir ortama girmekten mi bilmiyorum. Sanırım en fazla da öğrencilerimi merak etmemden kaynaklanıyor.
Her sene bu hali yeniden yaşarım ben. Her öğrencim ayrı bir dünyadır bence. Ben de bu yüzlerce dünyayı keşfe çıkan kaşif. Her birini keşfetmeli ve kayıp hazineleri gün yüzüne çıkarmalıyım diye düşünüyorum. Belki de bundandır yüreğimin küt küt atması. Yeni okulum minicik, iki katlı, pembe bir okul. Öğrencilerin çoğu taşımalı olarak gelen köy çocukları. Aynı köyün çocukları aynı servisten telaşla iniyorlar. Tatlı bir gürültü almış başını gidiyor. Belli onlar da benim gibi heyecanlı, hepsi cıvıl cıvıl, kıpır kıpır. Yerlerinde duramıyor, kaplarına sığamıyor afacanlar. Ama ne güzel hepsi de mutlu!
İlk dersim altıncı sınıflara… Dersin başlangıcı tanışma. Bütün öğrenciler teker teker kendilerini tanıtıyorlar sınıf arkadaşlarına. Hepsinde bir büyümüşlük edası… Öyle ya artık altıncı sınıf oldular. İdealleri, hayalleri artık daha yetişkince.

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Allah’ım!
Tüm dünya sınıfım,
Tüm çocuklar yavrum olsun,
Savaşlardan usanmış dünyamızda
Tek dil “SEVGİ” olsun!

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Var mı ki dünyada eşi… Demişti İstiklal Marşı şairimiz büyük insan Akif. O bir soru sormuştu ama amacı cevap almak değildi aslında. Amacı bildiğini teğit etmek, onaylatmaktı özünde. Biz Türkler ne kadar biliyorsak gerçeği tüm dünya da öyle biliyordu aslında. Öyle bir savaştı ki bu bir metrekareye 6000 mermi düşmüş, Çanakkale toprağının şehit kanı ile sulanmamış tek şehri kalmamıştı. Türk askerleri yalnız Anzak askerleri ile değil aynı zamanda açlık, yokluk, silahsızlık ve işgal kuvvetlerinin acımasızlığı ile de savaşmıştı. Kahraman ordumuz gün oldu yağsız bulgur aşı ile tayız savdı; gün oldu şekersiz üzüm hoşafı ile. Bazı gün oldu onları bile bulamadı. Açlığına aldırmadan, ama insaniyetini her geçen gün destanlaştırarak düşmanına bile merhamet ederek, Türk olmanın erdemini dosta düşmana gösterdi.
Ulu Önder Mustafa Kemal Paşa ve onun askeri tüm imkansızlıklara rağmen koca koca zırhlılara “Çanakkale Geçilmez” dediler ve geçirtmediler. Bir destan yazdılar 20 asrın bağrına. Türk ve Kürdü, Laz’la Çerkez’in yan yana yattığı Çanakkale toprağını bu ülkenin kilidi yaptılar hem manen hem madden. Ve bizlere şunu gösterdiler: “ Bu güzel vatanın canımız pahasına da olsa ülkemizin bir karışını bile düşmana vermeyiz ve vermeyeceğiz. Gerekirse koyun koyuna şehid olacağız ama düşmana boyun eğmeyeceğiz…”
Onlar, atalarımız üstlerine düşeni fazlasıyla yaptılar. Bizlere bu cennet vatanı bir inci güzelliği ile sundular. Şimdi bizlere düşen onlardan aldığımız bu emaneti en güzel şekilde koruyup, bizden sonraki nesilleri Çanakkale ruhu ile yetiştirebilmektir. Aynen Çanakkale toprağında yatan ecdad gibi bir olmak, diri olmak. Bölünmemek ve böldürmemek. Şehitlerimize layık olmak. İşte bunu yapabilir ve milli bilinci yani nesle iletebilirsek koca Akif’in ve Asım’ın nesli diyor ya nesilmiş gerçek; işte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek dizelerine layık olabiliriz…

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Taş mı serttir yürekten
Yoksa yürek mi taştan
Kenan ilinde şaşırır taş
Yahudi yüreğinin taşlığından

Taşın kalbinde can bulur

Devamını Oku
Derya Akgün 2

2005 YILI İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ “BİR ZAMANLAR BEN DE ÖĞRENCİYDİM” KONULU “ÖYKÜ” YARIŞMASI ÜÇÜNCÜSÜ


Bazıları şehirlerin kokuları olduğuna inanır; bazıları ise tadı. Bazıları şehirleri kadınlara benzetir; bazıları ise çocuklara…Bense şehirlerin bir rengi olduğuna inanırım.

Burdur pembedir bence, pespembe…Babacığımın bana bayramlarda aldığı pamuk şekerinin tadında şeker pembe. Burdur denince aklıma çocukluğum gelir, ilkokula başlayışım, ilkokulum gelir. Adı gibi bir okul:” Şeker İlkokulu”

Devamını Oku
Derya Akgün 2

Gül adına tezat inletir biçare bülbülü;
Heyhat! O bülbül olmayaydı anılmazdı gülün adı.

Devamını Oku