Bir dudak payı kadar sevseydin beni,
Bir çay içimi gelirdim sana.
Alır valizimi, düşerdim yollarına,
Ama, ama sen sevgili,
Kör, sağır ve dilsiz çıktın.
Gözlerine teslim olduğum gün başlamıştı,
Aşk denilen suvaları dökülmüş,
Rimeli akmış bu masal…
Seni bir prens sanan aptal ben,
Uyduruk ve kaçak gülüşünü aşk bilmiştim.
Merhaba, sevdiğim adam(kadın),
Güne seninle başlamak,
Seninle merhaba demek aynı güneşe…
Ne güzel olurdu, kim bilir?
Ama inanıyorum,
Bu akşam, kapılarını açıyorum tüm yüreğimdeki kuşların.
Vakit, özgürlük vakti.
Saçlarımı bırakıyorum rüzgâra,
Ayak parmak uçlarım merdiven basamaklarını bir bir arşınlarken,
Dilime, henüz sonu yapılmamış bir beste düşüyor.
Dur gitme
Bir şiir daha yazalım
Soyadını son kez yaklaştır adıma
Öyle çaresiz öyle umutsuz
Dur gitme
Öyle bir sevda düşün ki
Sen daha uyurken kafasında kelimeleri kurup,
Uyanınca ilk benim kelimelerimi okusun.
Güne benimle başlasın,
İş yerine birlikte gidelim diyor.
Bana düşlerimi geri ver.
Mutluluklar senin olsun.
Bana kirlenmemiş ellerimi geri ver.
Tüm gerçekler senin olsun.
Bana çocuk gülüşlerimi geri ver.
Düşme
Dostun düşmana dönüşür
Düşmanın dostun olur
Dost sandığın yüzler bir bir kaybolur
Yıkıcı fırtınalara dayanmaz bedenin
Gönlümde yankılanır bir özlem şarkısı
Adını anarim gözlerim arar seni.
Hasret seline kapılır ağlarım geceleri
Her sozcuk sevda ile orulur dudaklarima Gecenin en lacivert saatlerinde
Yine sen, yine sen düştün aklıma
Yavaş ve sessiz olacak gidişim
Tıpkı gelinliğini sureyen o kız gibi
Umutlarını yarınlarını koyduğu o
Kiloda hafif duyguda ağır sandık gibi
Ağır ağır yol alıcak merdiven basamaklarını ayaklarım
Bir iki üç derken
Hayranınım deniz hanım
Siz İzmirlisiniz galiba. Ben de Aydınlıyım, hemşeri sayılırız. Birbirimizi takip etmeye yorumlamaya ne dersiniz?
Dost selamlar.