Bir düşe düşer gibi düşsen Avuçlarıma
Yazsam seni en bakır düşlerime
Saclarimda hasretin sen kırıkları
Gözlerimde kimliksiz acilar mutluluklar yarinsiz
Yinede düşsen yüreğime
Ya bir damla göz yaşı
Titrek bir gecenin sabahında,
Üşümüş ellerini ısıtmaya çalışırken tanıştım
Dilimi yakıp kavuran o üç harfle...
Kelimeler kifayetsizdi,
Sözcüklerse usturupsuz.
Seni beklerken sensizliğin alnına sıktım sevda kurşunlarını
En savunmasız acıları allı morlu düşlerimin girdabın da boğdum
Asarken yokluğunu ellerim
Gözlerinin kahvesinde dem tuttum
Bir kahve kokusuydu varlığın
Çıplak ayakuçlarımda her dem hasretin
Bir umutla yola çıktım,
Kayıp pazılın kayıp parçasını arıyorum.
Zihnimde bir bulmaca gibi,
Gizem dolu bir labirentteyim.
Her adım, her soluk,
İnsan kaç kere acır?
İnsan kaç kere yanar?
İnsan kaç kere ağlar?
Ya acılar?
Bir yüreği ne kadar mesken tutar?
Biliyor musun?
Hiç kimsenin olmadığı bir yerde,
hıçkıra hıçkıra ağlayasım var, kader…
Ellerim, gözlerim, yüreğim yorgun.
İki kolun şefkati çok mu pahalı, alamaz mıyım?
Ah hayat, ah…
Şimdi sen orada uyuyorsun ya
Ben usulca gelsem
Yavaşça sokulsam yanına
Gelmeyen mutluluğun inadına
Sarar mısın
Uzaktan izlerken sen beni
Ben cehaletinin şavkında üzülüyorum sana
Gözümden her saniye düşüşüne şahit oluyorum
Içimde aç kurt gibi bekleyen egom halaya kalkıyor
Kızmıyorum artık sana
Şiirlerde yazmıyoruz aciziyetin sinirlendiriyor beni
Köpeklerden sadakati,
kargalardan anneliği,
ve kedilerden merhameti öğrenecek insanlar var.
Şimdi bakıyorum da çok güzel oynuyorsunuz,
ama ben sizin kulisinizi biliyorum.
Yani, demem o ki umrumda değilsiniz.
Bu gece yokluğun dolandı
Zehirli yılan misali boynuma.
Ayrılık usul usul girdi soluma,
Oysa çok mücadele ettim gitme diye,
bitme diye.
Hayranınım deniz hanım
Siz İzmirlisiniz galiba. Ben de Aydınlıyım, hemşeri sayılırız. Birbirimizi takip etmeye yorumlamaya ne dersiniz?
Dost selamlar.