20'li yaşlarının başında şiir konusunda deneysel tasarımlara girdi: Aliterasyonun farklı ritmlerini bulma, aynı şiir içinde zaman değişimlerini kullanma, şiirin senfonik tarzda ele alınabilmesi, film sekansı biçiminde 'anlaştırılması', sahneleştirilmesi.. Bu tasarımlarını ilk yazdığı kitabında fazlasıyla kullandı.
30'lu yaşlarında sadece yaşadı :)
40'lı yaşlarında 'Öteki' onu şiire geri döndürdü ve o 'öteki'yle beraber yaşamaya alıştı.
Burada sadece her gün olan Dianisos törenleri için bulunuyor.
(Fotoğraftaki küçük ...
sesin bir uçurum sesi, bir çığlık
her şeyin en dibinde
yine de hoş kokuyorsun
çürük elma kokusu gibi
ama ben et gibi çürüyorum
elimle sana her değdiğimde
1.
yokuşun üstünde
bekler gibiyim
akması hemen boşalacak, heyelanımsı
toprak, aklı karış karış havada
ağzımda dağılmış bir ıslık
yaşamımda hüznüm
hiç bir zaman mor olmadı
hüznüm hep hüzündü benim için
bulutlu günlerde gelirdi hep
bir de senin terkettiğin zamanlarda
neden hissetmediğim yerde oldun
şair hüznü sever değil mi,
tek bu yüzden
ama sen
bu karışıklığın bir çözümü olsa gerek
sayıklamalarım düşüncelerime karışıyor
cam gibi saydamlaşıyorum
insan gölgelerinin ardında
bir susuzluk
bir acı
korku salıyorum içine
bugünü soluyorum
yarına ilişkin her türlü belirsizliği
kendini
hissettiriyorum dokunuşlarımda
(ben)
hissetmiyorsun,
oysa odada sesini duyduğumda
bu son nokta demişimdir,
kırık bir ses ekleyerek mektubuma
kolaylıkla geldi aramıza
zorla ve zorlanmadan
bir elinde üç parmağı vardı
diğerinde altı
birini kurşun parçalamıştı
diğeri doğuştan
gece öteki yüzümü söyledi.
kaldırıma düşmüş yüzüm aydınlandı
ayın ışığıyla
ve kanımın yere akmasıyla artan susuzluğum
yaşamı hissettirdi bana
uykum, sürekli beni çağıran uykum,
büyüyü aldım elinden,
artık yaşlanmıyorum
üstelik şarkılarını da hissetmiyorum
bak iğde kokusunu kendisine verdi
oysa ben, ya da bana benzeyen bir şey
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!