Güneşi almış arkana gidiyorsun yine meçhule,
Kirlenmiş gölgen, kasvetle düşmüş önüne,
Kaldırım taşlarına sinmiş benliğin,
Gözbebeklerin ıslanmış, ayrılığın ahengine…
Antik kentleri süsleyen
Çarpık bacaklı bir kızın endamı
Düşer geceye…
Gecenin düşer kolları
Bir yumruk gibi
Rana yüzlü kızın
Keman sesiyle yalnızlık delinmez
Karanlığı yırtan ışık huzmesi yoktur payesinde
Belki bir şiirle akar zaman
Ölümü arzular insan
Sabahki buluşmaya erken varmak için
Sevgili, güneşin aydın yüzünde açar
Şafak sökmek üzre
Bin dert yüklendi bulut
Özünden içre
Bir yanı tan vaktiyle kuşanmış
Bir yanı geceden kalma
Despot bir büyü…
Anlatamıyorsun;
Belki de kaybetmek korkusudur
Bu gerçeklerin yansıması!
Anlatabilmelisin oysaki;
Benim sende bildiklerimi.
Bildiklerimi benden saklıyorsun,
Bir engine sığmaz endişem
Hoyrat bir mevsimi çağırır yüreğim
Atılı sevdalar kaldı ardında göğsümün
Vuruldu kıyısına buseler köpüklerin
Köpükler ak ak… içimde bir ırmak
Taşar sonsuzluğa hüznüm
Şehrin duraklarında kuşlar
Her kafeste bir kabile
Her birinde bir kuş
Bir avuç yemle uzanan eller
Yeşil bir dal konmuş
Doğan korunmuş kuşum!
Sonbaharda göç,
Kırılgan bir mevsimdeyim
Hafif hüzün ve sarı bir uzunluk
Şarap ve aşk aynı kadehte
Ardından kumda kahve
Keder içinde dağların zirvesi; beyaz tüller, ak sakallar uzar eteklerine
Rüzgar ve boran, tan yerini ağartır sinesinde
Bir kızıl şafaktan sonra perçinlenir güneş ve açılır kirpikler dondan
Bir nehir kaynak bulur kucağında o kadim tepenin
“Bir köy çocuğunun resimlerine yansır silueti
Dağ kahverengi, doruklarda kar ve bir ırmak ak köpüklü
I.
Hangi şehirde kalır külüm savrulup
Ateş yakar mı, buz tutmuşken ellerim
Geride kaç masum hayalet durur kalbimin
Kanatırken yıldızlar, ışıkları …
Bir adımda yorulur bilekleri ayaklarımın
Derya adlı şiirinde "4. Sınıfa giden biri gibi yazmışsınız, yazık" diye yorum yapmışsınız! Evet o şiiri o dönemde yazdım sayılır.
Şiir yorumu yaparken, kendinizin çok ilerde ve süper şiirler yazmanızı beklerdim.