Altı kuleden serenat tınıları
Eser balkonuna bir evin
Penceremde tutulur nağmen
Telleri mırıldanır gecenin
Kemanın yükselir ahı çehreme
Dövünür pervazın mermeri
Bıraktım ömrümün yularını
Şaştı ibrelerim gülüne badın
Cenahımda sillesi kör yaşamımın
Esrik bir tat bırakır damağıma
Neon lambaları…
Dört mevsimin bir günde yaşandığı şehrimin
İklimi, insanları, tarlası, ovaları, bükleri
Ne kadar yabancılaştınız bana
Ben ne kadar yabancılaştım size?
Daha dün ufak bir çocukken tozlu yollarında koştuğum
Telden arabalar yapıp sürdüğüm
Kelepçelenmiş ellerinle dokun bana sevgili
Utanma, krem kokmasın ellerin
Yüzün kupkuru, dudakların çatlak
Hapishane duvarlarının nemi
Vurulmuş boynuna sistemin kancıklaşmış gemi
Biliyorum o tadı ve kokuyu
Ey zindan,
Kapkaranlık gölgen ve çürük bir tadın var
Işık istiyorum senden çaresiz
Hevesim kırıldı sevdiğime
Ne bir arzu ne de istek kaldı bağrımda
Ey zindan,
Kaç latifeye sığdırsam gülücüklerini,
Yaralı yüzüm tebessümden uzak kaldığında
Sadece senin gamzeni hatırlarım,
Umudu hissettiğimde yüreğimde…
Kaç damla su içsem busenin sıcaklığında,
Kendini sersefil bıraktığın şu meczuplukla
Saçakları altında yürüdüğün binanın
İlk seyrinde oturuyor sevgilin...
Çiselenen yağmur, bulutlardan süzülüyor ince ince
Yaz gecesi ayaklarında bir çift siyah bot
Yürüyorsun sokağında sevgilinin...
çekirdek tanesi zeytinin
etsiz kemik,
kafatası kuşatması
sert bir derinlik...
yobaz mevsimde
zakkum dikeni
Yaklaşmak kaldı ardınca ateşe,
Körüklenmiş yeşil dallar arasında
Kar yığınlarının bürudetindeki ateşe...
Yaşamın kıyısında çırpınan
Körpe bir dalgaya uzanmış
İki sevgilinin ateşine,
Taş konaklar boy boy sıralanıverir
Avlularında matemin rüzgarları esmeden
Kapısında hep keskin dişli
Karnı tok sırtı pek itler
Kırıntılar, cesetler, biraz mangır…
Yükselen konakların kapılarında
Derya adlı şiirinde "4. Sınıfa giden biri gibi yazmışsınız, yazık" diye yorum yapmışsınız! Evet o şiiri o dönemde yazdım sayılır.
Şiir yorumu yaparken, kendinizin çok ilerde ve süper şiirler yazmanızı beklerdim.