Girdab-ı Mahşer
Garibana hayat suyu akmıyor,
Keder ağlarını örmüş bir kere .
Kör olmuş insanlık dönüp bakıyor,
Hoyrat defterini, dürmüş bir kere
Gizemli Kutu
İştahı kabarmış tüm arzuların,
Sanki bedenimi yutacak gibi.
Ayarı bozulmuş durgun suların,
Her an bir fırtına çıkacak gibi.
Ziyan oldu seneler, boş dünya hevesinde,
Unuttu hayat bizi, kaderin cilvesinde,
Pranga mahkumuyum, bir gönül hücresinde,
Doğmayacak güneşi, bekleyip duruyorum,
Kendime yer aradım, bir şarkının sözünde,
Gonulsuz Ateş
Buludlara mahkum güneş kimisen.
Batırsan bilmirem, yoxsa çıxırsan,
Gonulsuz yanan, bir ateş kimisen,
Bazan üşüdürsen, bazı yaxırsan.
Kendimi yoluna heder etmişim,
Hele bunun bana ettiğine bak.
Uğrun uğrun erimiş im bitmiş im,
Gerdan kırıp caka sattığına bak.
Asla, bir birini tutmuyor sözü,
GÖZDE
Tomurcuk çiçeğim açmadan soldu,
Bir hoyrat el onu dalından yoldu,
Ne gözyaşım dindi ne çilem doldu,
Hasretin bağrımda kor oldu Gözde.
Serseri bir hayalin,takılmışız peşine,
Dört elle sarılmışız, her başıboş düşüne,
Yıllar akıp geçiyor, erek boşu boşuna,
Emr-i Haktan habersiz, vurdum duymaz insanlık.
Acziyete teselli, arıyor her sözümüz,
Gül Dedi Bana
Çiçekle bezenmiş baharım yazım,
Gülmeye meyletmiş bu asık yüzüm,
Mihriban bakışlım bulmuş bir çözüm,
Gönlümün sultanı gül dedi bana.
Nadan İnadı
Bildiğinden dönmez nadan inadı,
Erbabına ahkam, kestiği zaman,
Hoş muhabbet değil, halt olur adı,
Sözler başka yerden, çıktığı zaman.
Güvendiğim Dağ Yıkıldı
Herkesi ben gibi sandım,
Hep sırtımdan yaralandım,
Azrail’e sevdalandım,
Gözüm yollar da yollar da.
Teşekkür ederim Necibe hanım.Sağolun varolun.