Mustafa yola çıktı, sabi çocuktu
Babasının acısı, daha sıcaktı
Anacığı tek destek, saran kanattı
Gayret oldu, çaba oldu, hırs oldu.
Güleç yüzü aydınlık, içi yanıktı
Neden gülmez oldu solgun gözlerin
Kalbini mi kırdım, söyle bilmeden,
Ümit vermez oldu yılgın sözlerin
Uzakta mı kaldım, yaşın silmeden…
Ne verdin ki bana ne istiyorsun
Night is a dress made of your skin
which touches to your loneliness
with desolate stars,
A wet story
which missings is told
Night is a whore
Dudaklarımda mühürlü bir çiçek adı sevdan
Odalarında kapalı kaldığım bir sonbahar konağı,
Ondandır anahtar telaşı yüklü dizeler dokumam
Teninde bıraktım tüm yasak arzularımı
Yine de tutkunun titreyişleri nefes diye soluduğum
Sevdam onurumdur inadına yokluğunun
Ellerine tutsak bir ömür,
ve göz kapaklarıma kazınmış
eski bir yazıt sevdan.
Yokluğuna tutsak,
yorgun bir ezgidir çığlığım,
durup durup mırıldandığım.
Bu gece tüm kederlere paydos
Çıktım umutsuzluk çemberinden
Bölerek umudumla karanlığı
Yakaladım güneşi gözlerinden.
Hüzün sislerini dağıttım
Umutlar vardır
Bir anlık sevince boğar insanı
Hayaller
Bir bir yıkılır
Sessiz sedasız.
Hani ağlamak istersin de ağlayamazsın
Hiç bilmedim kimler çaldı
Hayalimden kokusunu,
Yüreğime kimler saldı
Ayrılığın korkusunu…
Avucunda saklı kaldı
Tarih kokarsın, Kızkulesi adın
Zamana yansır, Salacak’ta tadın
Ne bilesin ki, yalnız bir kadın
Çiçek satardı kıyısında aşkın…
Kuzguncuk’ta güz, denize akardı
Üsküdar’da Zaman Durur…
Üsküdar’da zaman durur, tarih yansır yıldızlara
Çengelköy’de akşamüstü, hüzün çöker dalgalara,
Kıyısında denizkızı, şarkı söyler yalnızlara
Aydınlanır hisar üstü, umut dolar sandallara.
meraba,umarim beni hatiriliyorsun.
kanitsizmelek