Kısa süren mutluluklarımı, uzun soluklu acılarıma ve boyu devrilesice yalnızlıklarıma değişeli
Bakışlarımı, tavana astığım yerden yazmaya başladım, tüm anlamsız satırları
Nefesim soğutuyor, duvarların silik rengini
İçimle dışım arasında,
Kanlı bir çatışmanın tam ortasındayım
Biliyor musun anne!
Hiç umuda sığındığım bir göğüm olmadı benim
Lime lime edildi
Daha havalanmadan vuruldu uçurtmam
Rengarenk saçakları vardı
Tıpkı düşlerim gibi
Bazen kızsamda içimdeki sessizliğe
Yine de bozmam sukûtumu
Çünkü, benim için asıl olan
ASİL olandır
Şanlıdır sancağımız dalgalanır göklerde
Beşbin yıldır vardık, dağ, ova, hem de büklerde
Nâm saldık çınar gibi, boy boyladık köklerde
Bu cihana, TÜRK soyu gibi gelmez yiğidim
Kadrimi bir sözle, düşürdün ya sen
Bundan gayrı, kıymet bilme istemem
Kendini gözümden, düşürdün ya sen
Yanağımdan damla, silme istemem
Geceye inat;
gökyüzüne uzatıp namluyu, bir kurşun maviye, bir kurşun beyaza sıktım
Eyy gönül! ben senin kör karanlığından bıktım
Yüzünü çevir hadi, biraz da gökyüzüne bak
Gördün mü?
Dolunayın en göz alıcı hâlesiyim bu gece
Bilimsel aşk
Çelik membran gibisin
Bir türlü nüfuz edemiyorum hücrelerine
Oysa difüz geçirgen bir yapıydı duygularım
Ben de kalp vardı
Bir istilayla başladı herşey
Dört bir yandan çıyanlar sardı yurdumu
Suistimal edilen duygularım şakalarımda çatlayan bir infilâk
Yüreğimin kalesini kuşatdıkça sinsi düşmanlar
Beynimin cidarında dirildi, bin asırdır uyuyan kanlı sular
Küçük bir kız çocuğu üfledi yarama
Bozguna uğratıldım nice zaman önce ,
kimliğim yüzüme yabancı
Dayanamadım bende
Söküp attım sûretimi kendimden
Az dem vurmadım gecelerin küflü kokusuna
Az yazmadı seni bu kalem
İsteyince ölünür mü sence?
Yok ben denedim
Olmuyor bence...
Yoksam ya da bir hiçsem
Varlığımla bölünür mü uykuların?
Tepeden tırnağa doluyum bu akşam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!