Hazanı yaşattı uzaklıklar bana
Oysa bahardı, çağlayandı gönlüm
Mühim değil, varlığı kâfiydi aslında
Vuslatı beklerken bitti, tükendi ömrüm
Onu hissettim, bağrımda yeşerttim,
Canımla, kanımla suladım
Yağ yağmur çiseleme öyle, ağırdan gelme
Dök içinde ne varsa yağ üzerime alabildiğine
Ne soğuk dinler yüreğimi, ne çıplak ayaklarım
Batsın çakıllar, kanatsın isterse acımaz ki canım
Söndürebilir misin içimdeki kor ateşi
İçimdeyken zehiri, şifa aramadığım
Dermansız dertlere iten, koldu yalnızlık
Koşsam da yüreğine asla varamadığım
Gönlümün çıkmazında biten, yoldu yalnızlık
(Canan Aytın)
Güz gelmiş
Kırağı düşmüş ömrüme
İlmek ilmek sökülmüş
Bahtımın bahtsiz motifleri
Kalem tutar mı bundan sonra
Yürek söyler mi sanıyorsun
Yetiştirildiğim evlerden aşinaydı bana köhne ve siyah duvarlar
Tüm şahitliği yalan ifadelerle tamamlanmış En ağır tonlarda nefes alırdı insanlar
Her gece paslı ranzalarda dinlenirdi
Düş kırığı yaralı masallar
Yalanlar, yalanlar
Aynı masalın zavallı inananları
Aslında zor değildi yaşamak
Zehir edilen bir ömür zerk edilmeseydi umutlarıma
Delik deşik edilen hikayemde, tek gerçeğimi aradım,
Küflü odaların, çocuk sesi sinmiş kokularında
Bir uçurum çiçeğinin kurutulmuş yapraklarında
18 yaşında aldım sizden ilk hediyemi
Çok teşekkür ederim
Bir bohçaya sarılmış, sıkıştırılmış tüm anılar yeşil bir fidan kadar taze koktu burnuma
Bense acılarımı 18 yıl boyunca yandığım ateşte kurutmaya çalıştım
Minik savunmasız kimliğimle anlayamazdım değil mi?
Benim kederim vardı
Sen yoktun
Odamda koca bir sessizlik vardı
Sen yoktun
Yüreğim birtek sana dardı
Benimse üzerime yıkılan bir şehir vardı
Ne o!
Sokaklarda kalem mi dağıtıyorlar?
Bedavadan maske ile bir
Herkes bir yazar çizer olmuş bu aralar
Herkes yedi göbekten şair.
Bize sakatatçı mısın diye sormazlar mı?
Zahmet edip de tekrar giyinmeye kalkma üzerine beni
Düşecek ise aklın, çırılçıplak yalnızlığına
Bak ben pişmanım şimdi
Önce senden başladım, tenimden soymaya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!