Hüzünlü bir sonbahar sabahına uyandı şehir
Bulutlar ince bir yağmurla kederini döküyordu
Pardesülü bir adam geçiyordu sahilden
Kimse içinden geçenleri bilmiyordu
Güvercinler günlük rızıklarını toplama derdine düşmüştü
Bir kadın yalnızlığıyla karşılıklı kahve yudumlayıp
herşeyden birazcığın olmak istiyorum
bir yudum suyun,
bir tutam güneşin,
bir avuç denizin,
bir dünya sevdiğin..
sabah ,
çayım,
sigaram,
senin gözlerinle selamladığım manzaram,
ve bir de ben..
geri kalan herşey sen..
Farz et ki; seninle ilk buluşmamızda yağmur yağmıyordu
Islanmamak için çaba sarfederken bir yandan da
O ilk sarılışımıza yanmıyorum hatırladıkça
Her yağmur yağdığında toprağın o güzelim kokusu gibi
Teninin kokusu tütmüyor burnumda
Bir fincan kahve,
Demli bir çay,
Sıcacık bir gülüş,
Masum bir merhaba...
Hepsi içimi ısıtabilir tabi
Ama favorim ellerin...
Gözlerin gözlerime takıldığı günden beri
Hükümsüz kaldı yazdığım tüm şiirler
Ve adına aşk denen ne kadar trajedi varsa
Önünde eğildi sevgimin,birer birer
Yıldız tozuna buladım geçtiğin tüm yolları
Selama durdu kirpiklerim,
Yalnızlığına sahip çık Efraz,
Çok çaba sarfettin,heba etme.
O kadar döktürdün ki uğruna yaşları,
Değsin bari bensizliğine.
Bir ananın evladını koruyup gözettiği gibi,
Koru kolla,düşürme dile,
Ey İstanbul .!
Anamın bıraktığı yerden sar beni,
Sarmala.
Önüne gelene kul olanlara pul yapma.
Ruhu kurtlanmış, kalbi is bağlamış kullarını Kanlıca’da yıka.
Yedikule zindanlarına hapset,
İstediğin kadar dantelli perdeler çek yürek kapıma.
İçeride bir yerlerde dinmez bir sızısı varsa,
Duvaklı sükutunla kanlı bıçaklı olur.
Serbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..