Ve anladık ki eskiden harfler daha kıymetliydi..
Bir ''MEKTUP'' yazardın,
Aylar süren ayrılıkların sessizliği kapanırdı.....
Bir "MEKTUP" için aylarca yol gözlenirdi.
Yenisi gelene dek yeniden yeniden okunurdu...
Şimdi "TELEFON" var,,"MESAJ" var ama,
bu satırları sana beni duymadığın,asla da duyamayacağın
ayazda kalmış bir tomurcuğun boyun büktüğü kaderi gibi
boynumu büktüğün
işitme ihtimallerini bencilliğine devrettiğin yerden yazıyorum sevgili...
çaresizliğin karanlık dehlizlerine zoraki ittiğin
merak etme beklerim ben seni
geç kalmışlığını içime sindire sindire
Hisar'dan Kalamış'a umutlarımı yüzdüre yüzdüre
Haydarpaşa'dan Kadıköy'e uzanan sahil şeridinde
martılarla dertleşe dertleşe
Taksim'den Beşiktaş'a inen yokuştan salarım hüzünlerimi
Yarın; sesimi duyamayacağın kadar uzak olabilirim mesela.
Dokunamayacağın, göremeyeceğin, soramayacağın, kırılamayacağın,inanamayacağın.
Bir kez daha benimle gülemeyeceğin,
Bir kez daha ellerimi avuçlarının içine alamayacağın,
Gözlerini kaçıramayacağın
Tüm cümleleri söyleyip isteyip de susamayacağın..
mavinin hangi tonu
hafızama kazınmış gökyüzü bakışlarını silebilir ki.?
nasıl bir ummandır ki o derinliğinde kaybolduğum,
çırpındıkça boğulduğum.
vurgun yemiş bir balık,
deşifre olmuş bir martı,
Düşünmemek için saçma sapan şeylerle o kadar çok oyalandığım oluyor ki;
Hatırlamamak için,
Duymamak için,
Bilmemek hatta görmemek için...
Her hangi birine takılsam tepe taklak düşeceğim,
Vuracağım acının dibine,
bazı gerçeklerin insanın yüzüne tokat gibi çarpmasına gerek yoktur
arkadaşınla yaptığın masumane bir sohbette gelir ansızın
"beni o kadar çok seviyor ki; gün içinde 3-4 kere sesimi duymadan edemiyor" der
yere göğe sığdıramadığın insanın sesine zerre kadar muhtaçlığının olmadığı; beynine dank eder
"olsun,varsın sesini 2 günde bir duyayım,razıyım" dersin
arkadaşın anlatmaya devam eder....
Ne zaman gözlerine baksam; yalnızlığım hızla derinleşir.
Biliyorum...Senden miras bu acı,ömrüm kısaldıkça güçlenir...
Ne zaman gözlerine baksam; imkansızlığım camlara çarpar.
Biliyorum...Özüne müptela bu kadını aşar,kapadığın kapılar ardındaki masal..
İçimde fırtınalar koparan bir korkuydu seni kaybedeceğimi düşünmek.
Tıpkı dalgalara kapılıp,sürüklenen bir sandalın ufka yol alması gibiydi.
İşte hep bu yüzden gecelere saklardım gözlerinin o eşsiz pırıltısını
Ve geceleri de koynuna gizlerdim sana hissettirmeden...
Biraz zaman geçse,sensizlik hayalini öne sürerdi.
Uzun ve yorucu iş demeden parmaklarım,
İstanbul'dan farksızım bu aralar reis...
Dışım ışıl ışıl,içimi kaplamış kapkara bir is.
Yüzlerce martı havalanıyor çığlık çığlığa sanki bağrımdan.
Yokluğunu düşündükçe lokma geçmiyor boğazımdan.
İstanbul'dan beterim bu aralar reis...
Aklımdan atamadığım anılarının trafiği tam bir felaket.




-
Turan Ergün
Tüm YorumlarSerbest vezin şiirlerin en güçlü ve en güzel kalemi,şairine saygı ve selamlarımı sunuyorum..