Artık yokluğuna yazıyorum şiirlerimi.
Kitaplar okuyorum.
Masallar anlatıyorum çocuklara.
Bel ki inanmayacaksın ama.
O çok beğendiğin gül desenli,panjurlu evde kalıyorum artık.
Yaprak kımıldamazsa dal yuva olmaz kuşa.
Kor olmazsa yüreğin sevda dayanmaz kışa.
Sen bir kervancı başı Sevdan yüklü kervanda.
Konaklarmıydın bilsen viran olmuş bu handa.
Bir nida eylemişim gökyüzü yanmış kışta.
Suçum var mı? eyy gönül! sevda denilen işte.
Sen de biçare bir kul değilmiydin sonuçta.
Ziyan etme gözlerini yüreğim ona yaslanır.
Fikrim umarsız bir çocuk,diyemem sen de uslanır.
Nefse itibar eyleme
Tarumar olmuş bedendir.
Her doğru sözü söyleme.
Fitne doğuran nedendir.
Seyrettim resmini bin bir düş gördüm.
Yaz yağmurlarında sert bir kış gördüm.
yanağında son bir damla yaş gördüm.
Sordum ahvalini gönlün olmadı.
Dilim dolup taştı bir nara attım.
Yosun tutmuş yüreğinle
Nehirlerden akışını izliyorum.
Denize dökülüyorsun bir vakit
Durgun su efkarını dindiriyor.
Seni de canından bezdiriyor
Bu dört duvar arası dünya görüyorum.
Ne ıssız çöllerde bir ayak sesi.
Ne vefasız yarin ılık nefesi.
Ne kızıl gökyüzü nede ertesi.
Yare bir saltanat yürür geceden.
Alevler ortası bir göz ağrısı.
İlk defa uzaklardan geliyor sesin.
Ellerin titriyor görüyorum.
Issız bir çölde mahkum olmuş düşlerim.
Ayaklarım da prangalar yürüyorum.
Geceler günahkar günlerim güze dönmüş.
Gece olur gözüm görünmez pustan.
Beklerim bir selam gelmedi dosttan.
Dostun bahçesini her dem gülistan.
Görmeyince gönül kanar hasretim.
Göklerin narına bulutlar yanar.
Şimdi anlamsız esse de rüzgarlar.
Kırsa da gül ağacının uzanan dalını.
Kim bilir?
Nasıl anlatır uzaklardan gelen yollar.
Ne zamandır unutamadığım adını.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!