İlham perisine küstüm.
Ne bir haber getirdi,
Ne fısıldadı seni.
Bundandır
Sürüp giden suskunluğum...
Aşk acısıyla piştim.
Sağır eden sessizlik, kesildi birden sesim.
Bilinmez bir yerlerde bulunmanın korkusu...
Durdu duracak gibi ağırlaşan nefesim,
Ardımdaki celladın varlığının tortusu.
Ömrümü geri sayan hissiz, mekanik saat,
Gönlüm isyan ederken
sessiz haykırışlarla
Ruhum teselli arar
akşamüstü sularda
Arar ama bulamaz, darlanır durur içim
Özdür derdime deva, ne şekil ne de biçim
Sus,
Konuşma!
Sadece anlamsız bakın.
Belki de kurtuluş budur,
Gerisin geriye kaçmak...
Yalnızca itaat et,
Birden bir şey geliverdi aklıma,
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan misali.
Bir türlü çıkamadım işin içinden
Sanki zorlukta yokmuşcasına emsali.
Bilesin ki;
Kendimi sevdiğim için seni seviyorum,
Karanlık saklar seni...
Ne gecenin, ne gündüzün
Ne hayatın, ne ölümün
Gizlisi saklısı mı var ki,
Senin olsun.
Serin, sakin dalgaların
İsmimi duyarsan bir gün
hiç olmadık bir anda
ya da bir vesile
beni hatırlarsan hiç yoktan,
yüzündeki tebessüm olurum
yarı mahçup, yarı memnun,
İnsan bekler olduysa kışı, nerde diye ölesiye
Geçip giden günleri hiç istemeden yaşıyorsa
Ya da takvimdeki çentiklerin insafına kalıyorsa
Sayılı gün derdindedir, bekler ki geçiversin.
Sanki yitip giden ömür değil, insan değil
Seni tanıdım bir gün,
Seninle birlikte sonsuzluğumu.
Sonsuzluk gibi sevmeyi uçsuz bucaksız.
Sende kayboldum her gün,
Seninle giderdim susuzluğumu.
İçtim kana kana gözlerini arsız arsız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!