Bir mısra geldi aklıma, yolda
Alınca kalem kağıdı elime
Hatırlayamadım.
Halbuki ne de güzeldi, candan
Yağan yağmur gibi inceden
Dökülüverdi dudaklarımdan.
Sıcacık bir akşam sahile inerken
Ve mevsimlerden hala buruk bir yaz iken
Yaşadığım anın anlamsızlığına teslimim.
Halbuki en sevdiğim mevsimdir yaz
Pırıl pırıl bir güneş, masmavi bir deniz
İçimi titreten ayaz
Çok kürek çektim hayat boyu...
Bazen akıntıyı aldım karşıma,
Bazen de yasladım sırtımı
Akıp giden suya...
Oradan oraya savruldum.
Her çekişte kürekleri biraz daha yoruldum.
Bugünlerde yalnızım, biraz da gamsız gibiyim.
Bir beklentim olmasa da, eskisinden iyiyim.
Şu an, fırtınadan önceki sessizliği yaşıyorum.
Fırtınaya doğru gittiğimi bile bile
Ne kadar engel varsa,
Hepsini aşıyorum.
Seni düşünmüyorum bugün.
Hiç düşünüp de seni,
Ziyan etmeye gerek var mı
Böyle güzel bir günü
Diye düşündüm.
Avutmak için kendimi
Rüzgarın sesini duysun ovalar,
Yanıp kavrulurken gizli sevdalar...
Rüzgarlar sürüsün kapkara bulutları,
Sevdalılar dokusun yarınsız umutları...
Bu can, bu bedene sığmıyor bazen
Kimseler bilmez elbet
Bir tek kişi farkında; bir tek ben..
Çok hareketliyim, kıpır kıpırım
Kabıma sığmam
Demek değil bu!
Akşam oldu,
Ve ben yine yalnızım.
Yalnızlaştıkça daha da bir anlamsızım.
Dost meclisinde dinlenmeye gelmişken
Kimseler yok;
Dipsiz bir kuyu, içinde de ben.
Mevsim gelmiş;
Aldırmadan cüsselerine,
Meydan okurcasına hayata
çiçekler de açılmış.
Ama ben bilmem ki
hiç bir çiçeği,
Yine bir akşamüstü
İşten çıkmış eve dönerken
Ölümüne bir insan seli
Akıp gider oldu önümden
Kimse ilgilendirmiyor beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!