Hiç vatanımız olmamış sanardım
ya da her daim kırık döküktü mahallemiz
Oysa bu zengin mi zengin
heybetli mi heybetli
cömert mi cömert toprağın
az mı ekmeğini yemişti atalarımız
Hayat denilen peri cilvesiyle güzelken,
İşte o cilvelerden birisi de sen!
Vakit geceyarısından birazcık daha erken
Gökyüzünde dolunay, gözlerinde ben...
İnan ki anlamadım,
Nerelerden geldin sen?
Usta! İki çay gönderiver.
Biri açık olsun, biri demli.
Bakarken boşluğa gözlerim nemli,
Teselli bulayım tavşan kanı çayla.
Demli olan benimdir; hüzünle demlenmiş olan bana ait.
Açık olan ise O'nun.
Gönlündeki yara kanamadan
Beyni kanamaz insanın.
Aşık olmadan şiir mi yazılırmış hem?
Aşk öyle bir ayna ki
aynanın ardını gösteren,
Git gide uzaklaştım o karşı kıyıdan
Tıpkı senin gibi
O da ardımda kaldı.
Birden bir rüzgar çıkmaya görsün
Senin hayalinle
Aklımı aldı.
Kim bilir ne soğuktur hava...
İnsanın içini nasıl titretir ayaz, bilirim.
Bu şehrin her mevsimi
Nazlı ve ürkek bir ceylan iken
Kışının hoyratlığını da hoş görebilirim.
İstanbul'un hırçın lodosudur
Düşürdüm fikrimi suya,
Sokak sessizdi...
Çalkalandı bir içdeniz, hafızası bitirim...
Alabildiğine tevekkülle taçlanmış bir kimsesizdi.
Gönül gözü kapanmış,
Cevapsız soruların muhatabı kötürüm.
Dalıp gider oldum senin derdinle,
Diplerde geziyorum.
Yolda giderken veya bir dost meclisinde,
Dalıp dalıp gidiyorum.
Sesler ve yüzler tümüyle yok oluyor,
Sevmeye yorgunum, ölesiye yorgun
Aynı zamanda aşılmaz dağlar kadar tövbeliyim
Acemi bir dalgıç gibi yemişken vurgun
Günahından kaçan bir kul gibi öfkeliyim
Bir mengene var içimde
Peşin hükümlülük girdabındaydı, boğuluyordu.
Bilmiş bilmiş adamların
Nemrut'tan bile Nemrut çehrelerinde asılıydı
Hayatı boyunca kaçtığı,
Hiç bir zaman sevmediği
Düzene uymak fikri.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!