Silik bir gölge oldum, duvarlarda izim yok.
Kendi kendine tutsak, kürek mahkumuyum ben.
Çıkar yoldan bol ne var, alabildiğine çok
Senin peşinde kayıp, çıkmaz yollardayım ben.
Aklıma uydum yine, kör olası aklıma,
Dün gece bir rüya gördüm;
Aylar sonra ilk kez sen.
Tam yanına yaklaştım ki,
Rüya bitti aniden.
İster istemez düşündüm;
Acaba yaşananlar mı rüyaydı?
Bir şey yazasım yok bugün,
Nerede ilham perim?
Halbuki; vapurdayım sıcak ve güneşli bir sabahta.
Hasret kaldığım güneş, mis gibi bir rüzgar...
Buna rağmen, varmıyor işte elim.
Yüzüme bakıyor kağıt, elimi tutuyor kalem.
ay
aydın
ay gibi parlaktın
karanlık gecelerde duvardaki dolunaydın
gökyüzümdeki aydın
çıkmaz sokağımı aydınlattın
Niye akşam olunca hüzün çöker içime?
Neden severim geceleri yalnızlığı?
Her sabaha ayrı bir hevesle uyandıran ne peki?
Nedir gözüme hoş gösteren o mahşeri kalabalığı?
Bir çok şey gibi bunu da bilmiyorum.
Bilmek için hiç bir çaba da göstermiyorum.
Yabancılaştığımı hissettim bugün...
Yeni uyanmış bir insanın
mahmur gözleriyle baktım hayata...
Gördüklerim yabancı artık bana.
Git gide acımasızlaşan tabiat mı,
İnsanlar mı, hayat mı?
Bugün ne bir şiir yazdım,
Ne de bir dost yolu gözledim.
Fazla söze ne hacet!
Sadece seni özledim
Damla damla dökülerek.
Geceyle günün farkı
Sonu gelmeyen bir şarkı
misali
Bu karanlıklarda saklı...
Oluk oluk yağar gece
Her satır ve her hece
Dalga dalga sahile vuran
Uçsuz bucaksız deniz mi,
Pamuk pamuk bulut kokan
Masmavi gökyüzü mü,
Yoksa, usul usul bana bakan
O nehir gözlerin midir sonsuz,
Sevmek dediğin Ankara ayazı gibi olmalı,
İliklerime işlemeli kuru soğuk gibi.
İçimde hissetmeliyim.
Her aklıma gelişinde,
Neredeyse donacakmışım gibi
İster istemez titremeliyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!